İmansız ölmekten çok korkmalıdır!

06/07/2022 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Bel'am bin Bâûrâ, Allahü teâlânın bir harâmına, az bir meylettiği için, îmânsız gitti. "Onun gibiler köpek gibidir" diye dillerde kaldı! 

Günâh işlemek, Allahü teâlânın gazabına sebep olur. Azâb-ı ilâhî günâhlar içinde saklıdır. Allahü teâlâ pek kuvvetli, herkese gâlib ve intikâm alıcıdır.

Bel'am bin Bâûrâ, Mûsâ aleyhisselâm zamanında, , (İsm-i a'zâm) duasını biliyordu. Her duası kabul olurdu. İlmi ve ibâdeti, o derecede idi ki, sözlerini yazıp İstifâde etmek için, iki bin kişi hokka, kalem ile yanında bulunurdu. Bu Bel'am, Allahü teâlânın bir harâmına, az bir meylettiği için, îmânsız gitti. (Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı.

Kârûn, Mûsâ aleyhisselâmın akrabası idi. Mûsâ "aleyhisselâm" buna hayır dua edip ve kimyâ ilmi öğretip, o kadar zengin olmuştu ki, yalnız hazînelerinin, anahtarlarını kırk katır taşırdı. Birkaç kuruş zekât vermediği için, bütün, malı ile birlikte yer altına sokuldu...

Ali Bekkâ “rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir. Kendisinin sâlih bir arkadaşı vardı. Hâller ve kerâmetler sâhibi idi. Bir defasında ikisi birlikte Bağdad'dan bir yolculuğa çıkmışlardı. Gidecekleri yer ile Bağdat arası yürümekle bir senelik yol idi. Onlar kerâmetleri ile bir senelik yolu bir saatte almışlardı. Bu arkadaşı ona "Ben, falan vakitte, falan memlekette öleceğim. O zaman yanımda bulun" diyerek Ali Bekkâ hazretlerine vasiyet etmişti. Fakat Allahü teâlânın rızâsına kavuşamamaktan ve son nefes endişesi ile korkarak çok ağlardı.

Ali Bekkâ hazretleri, son nefesini imansız olarak veren bu arkadaşının hâlini, şöyle anlatmıştır:

“Söylediği vakit gelince yanına gittim. Hayatının son anlarını yaşıyor ve can çekişiyordu. Yüzünü doğu tarafına dönmüştü, Tutup kıbleye çevirdim. Bu arada gözlerini açıp bana dedi ki:

-Hiç uğraşma! Ben bu tarafa dönmüş olarak öleceğim!.. 

Hıristiyan ruhbanlarının söylediği küfür olan, imânı gideren sözler söylemeye başladı, Din-i İslâm'dan çıktı. Nihâyet İmânsız olarak öldü. Ölüsünü kaldırıp oradaki bir kiliseye götürdük. Bir de gördük ki, kilisede bir kalabalık toplanmış ve çok üzgün bir hâlde idiler. Önlerinde yatan bir cenâzenin etrâfında duruyorlardı. 'Nedir bu hâl?' dediğimizde, onlar dediler ki;

-Bizim meşhur bir ruhbanımız vardı, yüz sene yaşadı. Bugün öldü. Fakat, ölmeden önce dinîmiz olan Hristiyânlıktan çıktı. Müslüman olduğunu söyledi ve Müslüman olarak öldü.

Biz de onlara dedik ki: 'Bizim elimizdeki cenâze de Müslüman idi, son nefesinde Hristyân dini üzere öldü ve imânsız gitti. Siz bunu alın. O, Müslüman olarak ölen ruhbanınızın cenazesini de bize verin.' Onlar da kabul etti. Biz o Müslüman olanın cenazesini alıp, yıkadık, kefenledik, Müslüman mezarlığına defnettik. Onlar da, bizdeki ölüyü alıp Hristiyân mezarlığına defnettiler.

Allahü teâlâ, hepimize son nefesimizde îmân ile gitmemizi nasîp eylesin. Âmin!..