Zulmün her çeşidi haramdır!

23/10/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Malûm olduğu üzere “Zulüm”: “Adâlet”in zıddıdır; “Adâletsizlik, adâletin sınırını aşmak, haksızlık, başkasının hakkına tecâvüz etmek; bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak” gibi ma’nâlara gelmektedir. Mukaddes dînimiz İslâmiyette “zulüm”, kimden gelirse gelsin ve kime karşı yapılırsa yapılsın, kesin sûrette harâm kılınmıştır. Yüce Rabbimiz, bir hadîs-i kudsîde buyurmuştur ki: “Ey kullarım! Ben, kendi nefsime zulmü harâm kıldım; onu sizin aranızda da yasakladım; birbirinize zulüm yapmayınız...” (Müslim, Sahîh, Kitâbu’l-Birr 55)

Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîminde, her mahlûka karşı yapılacak olan her çeşit zulmü yasaklamış, zâlimleri korkunç azap ve âkıbetlerle tehdîd etmiş, onların aslâ yâr ve yardımcıları olmayacağını da belirtmiştir. Haksıza ve haksızlığa karşı, hakkın ve haklının yanında yer almak; zâlime hasım, mazlûma da yardımcı olmak, Müslümânın olmazsa olmaz vasıflarındandır. Cenâb-ı Hak, “Zâlimlere en ufak meyil göstermeyin, yoksa size de ateş dokunur” (Hûd, 113) buyurmuştur. Zâlimden yana olmak, bir nevi Allah’a karşı olmak demektir.

Bütün Peygamberler, dâimâ zâlimlerin ve zorbaların karşılarında olmuşlardır. Muhtelif dönemlerde, Allah’ın Peygamberleri; mazlûmlara kan kusturan, başkalarının alın teri, kan ve gözyaşları üzerine saltanat kurmaya çalışan Nemrûd, Fir’avun, Hâmân, Kârûn, Ebû Leheb ve Ebû Cehil gibi zulüm cephesinin elebaşlarının, küfür önderlerinin karşılarına dikilmişlerdir.

Bilindiği üzere, İslâm’da cihâdın gâyesi, zulmü ortadan kaldırmaktır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte, “Cihâdın en fazîletlisi zâlim sultânın karşısında hakkı söylemektir” buyurulmuştur. (İbn-i Mâce, Sünen, Fiten 20)

Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfinde de şöyle buyurmuştur:

“Zâlim de olsa, mazlûm da olsa kardeşinize yardım ediniz.” Sahâbe-i kirâm, “Yâ Resûlallah! Mazlûma yardım edelim, ama zâlime nasıl yardım edeceğiz?” diye suâl ettiler. O da, “Zâlimin zulmüne mâni olursunuz; bu da ona yardımdır” buyurdu. [Buhârî]

Yüce Allah, mühlet ve fırsat verir, fakat aslâ ihmâl etmez. Nitekim bir âyet-i kerimede: “Zâlimler aslâ felâh bulmazlar” (En’âm, 21) buyurulmuştur.

Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Hiç şüphesiz Allah, zâlime mühlet verir, yakalayınca da kaçmasına fırsat vermez.” (Müslim, Sahîh, Kitâbu’l-Birr 61)

Başka bir âyet-i kerîmede (meâlen) şöyle buyurulmuştur: “Allahü teâlâ kullarına zulmetmez (haksızlık etmez). Onlar kendilerini azâba, acılara sürükleyen (bozuk düşünceleri,) çirkin işleri ile kendi kendilerine zulm ve işkence ediyorlar.” (Nahil, 33)

Atalarımız “Hâşâ zulmetmez kuluna Hudâsı,/Herkesin çektiği kendi cezâsı” diye boşuna söylememişlerdir.