Allahın yardım nûrları altında olan kullar...

26/10/2020 Pazartesi Köşe yazarı V.T

"Mümin kulların kalpleri, evliyânın kalplerinin gölgeleri altındadır."

 

Ahmed Ümmîdî Efendi Celvetî tarikatından âlim bir zat olup şimdi Bulgaristan’da bulunan Kızanlık’ta doğdu. Pederi İsmail Ümmidî Efendi, Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin halifelerindendir. İstanbul'da tahsilini bitirdikten sonra Fatih Camii'nde vaaz eder ve Küçük Ayasofya yakınında Hüseyinağa zaviyesinde şeyhlik yapardı. 1106 (m. 1694)’te vefat etti. “Mecalisü'l-Evliya” isimli eserinde şöyle anlatır: 

Büyüklerimiz buyurdular ki: “Allahü teâlânın ihsânları içinde, Allahü teâlâya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine îmândan sonra, ihsânların en büyüğü vilâyet (evliyâlık) nûruna inanmaktır.”

“İnsanlar iki kısımdır. Birinci kısım, dünyâ ile uğraşanlar olup, onu imâr etmeye çalışır. Onun yolunun esâsı dünyâ ile uğraşmaktır, ikinci kısım insanlar ise, mânâ âlemi ile, manevî işlerle uğraşan kimseler olup, bunlar, matlûba (Allahü teâlâya) kavuşmak, O’nu taleb etmek (istemek) arzusuyla yanarlar. Bütün gayretleri bunun içindir.”

“Yaptığın bütün ibâdetlerde gayen, sâdece kendisine ibâdet ettiğin Allahü teâlâya yakınlık olsun. Hattâ bu gaye, ecir ve sevaptan daha önce olmalı! Allahü teâlâya yakın olmak nimeti ele geçince, öyle sevaplar, öyle ecirler gelir ki, anlamak, hesap etmek mümkün olmaz.”

“Kalbin tam bir ihlâs ile (La ilahe illallah [Allahü teâlâdan başka hiçbir ilâh yoktur]) diyerek bir defa Allahü teâlâya yönelmesi, Allahü teâlâdan gâfil olarak yapılan yer dolusu ibâdetten hayırlıdır.”

“Mümin kulların kalpleri, evliyânın kalplerinin gölgeleri altındadır. Evliyânın kalpleri, enbiyânın (peygamberlerin) kalblerinin gölgesi altındadır. Enbiyânın kalpleri de, Allahü teâlânın inâyet ve yardım nûrları altındadır.”

“Gizlilik hâlinde bir şeyin saklı ve gizli kalması, mühim değildir. Asıl mühim olan, zuhur (açıklık) hâlinde o şeyin gizli kalabilmesidir.”

“Gönül kapılarının açılmasında elde edilebilecek en büyük nasîb, gaflet hâlinden kurtulabilmektir.”

“Bir kimse, sahibi olan Allahü teâlâyı bırakır, O’ndan başka birine kalp gözünü çevirip, ona bakar ve ona gönül verirse, başına şu üç şey gelir: 1-Kalbinde, ilâhî nûrları müşâhede etmesine, hakkı ve hakîkati görmesine mâni olan perde hâsıl olur. 2- Kalbini hangi sebeple mahlûklara kaptırdığına dâir hesaba çekilir. 3- Allahü teâlâdan başka bir şeye gönül verdiği ve niyeti bozuk olduğu için azap görür.”