İlim, köleyi sultânlar meclisine yükseltir!
29/05/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Hikmet,
kişinin şerefine şeref katar, köleyi yükselterek sultanlar meclisine
oturtur."
Haskefî hazretleri Hanefî mezhebi
fıkıh âlimidir. İsmi, Muhammed bin Ali'dir 1021 (m. 1612) senesinde, Batman’a
bağlı Hasankeyf’te doğdu. Birçok âlimden ilim tahsîl etti. Sonra Remle, Kudüs,
Medîne-i münevvere ve Şam’daki âlimlerden ders alarak ilimde ilerledi ve icâzet
aldı. Şam Müftüsü oldu. 1088 (m. 1676) senesinde Şam’da vefât etti.
“Dürr-ül-muhtâr” isimli fıkıh kitabı çok meşhurdur. Bu kitabından seçmeler:
Hazret-i Ali buyurdu ki:
“Fazilet, ancak ilim ehline mahsûstur. Çünkü onlar, doğru yoldadır. Hidâyet
arayana yol gösterirler. Herkesin kadr ü kıymeti, başarısına göredir. Câhiller,
ilim ehline düşmandırlar, imdi sen, ilim elde etmeye bak! ilmin ebediyyen câhili
olma! İnsanlar ölü, ilim ehli diridirler." (Zîrâ câhillerin hiçbir
faydaları yoktur. Onlar, nebat yetiştirmeyen çorak toprağa benzerler. Allahü
teâlâ meâlen; “Yoksa, ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine verdiğimiz nurla
insanlar içinde yürüyen kimse, karanlıklar içinde olan gibi midir?”
buyurmuştur, ölüden murâd câhil, dirilmekten murâd ilim verilmesidir.
Karanlıklar içinde yüzen de câhildir...
“İlim, her fazilete vesiledir,
ilim, köleyi sultânlar meclisine yükseltir. (Ulemâ olmasaydı, ümerâ helak olmuştu) denilmiştir.
Şâir de; 'İlim, erbâbı için azli mümkün olmayan bir sultândır. Gerçek
emîr odur ki, azledildiği zaman dahî emîr kalır. Sultânın velâyeti elinden
gidince, fazileti saltanatında kalır' demiştir. Çünkü ilmin saltanatı
ilâhîdir. Kulların, onu azle güçleri yetmez. Hadîs-i şerîfte; (Hikmet, kişinin
şerefine şeref katar, köleyi yükselterek sultanlar meclisine
oturtur) buyuruldu. Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) bununla, ilmin
dünyâ menfaatlerine işâret etmişlerdir. Malûmdur ki, âhıret daha hayırlı
ve bâkidir.”
“Her mümine önce lâzım olan şey;
îmânı, farzları ve haramları öğrenmektir. Bunlar öğrenilmedikçe, Müslümanlik
olamaz, îmân elde tutulamaz. Hak borçları ve kul borçları ödenilemez. Niyet ve
ahlâk düzeltilemez, temizlenemez. Düzgün niyet edilmedikçe, hiçbir farz kabûl
olmaz. Bir hadîs-i şerîfte (Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha
kadar ibâdet etmekten daha sevâbtır) buyuruldu.”
“Toprak ve sudan biri temiz ise,
karışımları olan çamur temiz olur. Fetvâ da böyledir.”
“Oğlunu sünnet
ettirmek mühim sünnettir, İslâmiyetin şiârıdır... Çocuğun sünnet olma yaşı
belli değildir. Yedi ile oniki yaş arası en iyidir.”
