İslam'da her çeşit zulüm yasaktır -1-

03/05/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Zulüm, kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın mukaddes dînimiz İslâmiyette kesin sûrette harâm kılınmıştır.

    

Aslında zulüm konusu çok geniş bir konu. Bugün ve yarınki makâlelerimizde, zulmün tarîfi, bu mevzûdaki âyet-i kerîmeler, hadîs-i kudsîler ve hadîs-i şerîflerden birer nebze bahsedip öbür hafta da dünyâda geçmişte işlenmiş ve hâlen işlenmekte olan bazı zulüm örneklerinden bahsetmek istiyoruz inşâallah...

Allahü teâlâ, insanların îmân etmelerini, adâlete riâyet ederek ve kardeşçe yaşamalarını emretmiştir. Yüce Allah’ın yeryüzündeki halîfesi olan Hazret-i Âdem, bütün çocuklarına ve torunlarına kardeşliğin esâslarını anlatmış, insanlara nasıl uygulanacağını göstermiş, bu ilk Peygamber’den son Peygamber Muhammed aleyhisselâma kadar Allah’ın bütün Peygamberleri de bu yolda yürümüşlerdir.

En yüksek ahlâkın temsîlcisi olan Peygamberler, husûsen onların sonuncusu olan Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm), onları örnek alan İslâm ülkelerinin Devlet Başkanları ve orduları, bütün insanlara, hattâ inanmayanlara da âdil davranmışlar, merhamet etmişler, acımışlar, onların da âhirette kurtuluşları için ellerinden gelen gayreti sarf etmişlerdir.

Târih boyunca bütün Müslümânlar, düşmânlarına bile âdilâne davranmışlardır. Şimdi Müslümânlara kuyu kazmaya çalışan İslâm düşmanlarının, gazab-ı İlâhîye uğrayarak bu kuyuya bizzât kendilerinin düşebileceklerini hâtırlatmak isteriz...

Şimdi bu girişten sonra, önce “zulm”ün bir tarîfini yapalım: “Adâletsizlik, adâletin sınırını aşmak, başkasının hakkına tecâvüz etmek; bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak, haksızlık” gibi manâlara gelen “zulüm”, kimden gelirse gelsin, kime karşı (müslim olsun gayr-i müslim olsun) yapılırsa yapılsın, hattâ isterse hayvânlara yapılsın, mukaddes dînimiz İslâmiyette kesin sûrette harâm kılınmıştır.

Arabîde, “Cevr” kelimesi de aynı manâda kullanılmaktadır; sözlüklerde, bu kelimeyle ilgili olarak da “zulüm, haksızlık; adâletin zıddı” diye bir tarîf yapılmaktadır. Edebiyâtımızda “cevr u cefâ yapmak” şeklinde bir terim de kullanılır.

Cenâb-ı Hak, zulmün yerine adâleti emir ve ikâme etmiştir. Dünyânın en âdil devlet başkanlarından biri olan Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) “Adâlet, mülkün temelidir” buyurmuştur. Zâten bu temeli dinamitleyen, mülkün zevâline sebep olan ise zülümdür. Atalarımız, “Zülümle âbâd olanın, âkıbeti berbâd olur” demişlerdir.

Yine atalarımız “Alma mazlûm âhını, çıkar âheste âheste” demişlerdir.

İslâm dîninin temel delîlleri olan “Edille-i şer’iyye-i erbaa=4 dînî delîl”de de, zulmün yasaklığı net olarak bildirilmiştir. Bu konuda birçok âyet-i kerîme vardır (sâdece iki örnek yazalım):

“Düşmânlık ancak zâlimlere karşıdır.” (Bakara, 193)

“Zâlimler aslâ felâh bulmazlar.” (En’âm, 21)