“Alâüddîn-i Sabîr'e teslim olun”

05/12/2023 Salı Köşe yazarı A.U

Hindistan evliyâsından Alâüddîn-i Sabîr hazretlerinin en büyük talebesi Şemseddîn-i Türkî idi. Bu zât, Kalyar fâciasından yedi sene sonra “on kişiyle” birlikte Acühan beldesine geldi. Maksadı, Ferîdüddîn Genc-i Şeker hazretlerini görmekti.

Görüşüp tanıştılar.

Genc-i Şeker hazretleri, Şemseddîn-i Türkî'ye “Siz gidip Alâüddîn-i Sabîr'e teslim olun” buyurdu.

Onlar “peki” dediler.

Ve o gün yola çıktılar.

Kalyar'a geldiklerinde Alâüddîn-i Sabîr hazretleri, aşk-ı ilâhîyle kendini ve her şeyi unutmuştu.

Kendine geldi.

Ve yanında Şemseddîn-i Türkî'yi görünce, hocasını kastederek “Rabbimin güneşi semâdadır, benim güneşimse yerde” dedi.

Ve ardından;

“Ey Şemseddîn! Kalk, Anber şehrine git ki, orada müminlerle kâfirler harb ediyor. Senin yardımınla fetih müyesser olur. Aynı gün ben de âhirete göçerim” buyurdu.

O, bunu duydu.

Ve ağlayarak;

“Efendim, siz vefât ederseniz biz yetîm kalırız. Hem o gün yanınızda kimse bulunmazsa cenâze hizmetinizi kim yapar?” dedi.

Büyük velî cevâben;

“O kolay” dedi. Şemseddîn gidip harbe girdi. Zaferden sonra geri döndü. Kalyar'a vardığında Alâüddîn-i Sabîr hazretleri Rabbine kavuşmuştu.

Onu yıkamak istedi.

Lâkin lüzum kalmadı.

Zîra gâipten bâzı kimselerin bu hizmeti yaptığını fark etti. Her iş kendiliğinden yapılıyor, ama yapanları göremiyordu.