"Ey Halîfe, şunu bil ki!.."

26/04/2021 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Hazret-i Ömer bir gün Eshâbdan bâzısıyla sahrâda oturuyordu ki, bir köle gelip dikildi karşısına!

"Halîfe sen misin?"

"Evet benim.”

Köle, gömleğini çıkardı.

Ve halîfeye uzatıp dedi ki:

"Nicedir yırtık şu gömleğim. Al da dik şunu çabuk!"

"Sen niçin dikmiyorsun?"

"Elimden gelse dikerdim herhâlde. Hem sen Halîfe değil misin. Senin asıl vazîfen, millete hizmet etmektir.”

Halîfe, "Haklısın” dedi.

Ve başladı söküğü dikmeye.

Ancak kızgın güneş, kölenin çıplak vücûdunu yakmaya başlayınca, emretti Halîfe'ye:

“Gömleğini çıkar, üzerime ört. Zîrâ vücûdum güneşte çıplak durmaya alışık değil" dedi.

Halîfe, bu isteğini de yaptı.

Tamir bitti, köleye giydirdi.

Ardından sordu:

"Başka bir isteğin var mı?"

"Hayır yoktur" dedi.

"Öyleyse hakkını helâl et."

"Helâl olsun" dedi.

Ve son olarak da:

"Ey Halîfe şunu bil ki, yârın mahşer gününde, şarktan tâ garba kadar nice aç, çıplak ve düşkünler, haklarını senden alacaktır. Bunu bil de, öyle davran milletine. Halîfe olmak kolay değildir" dedi.

Ve ayrılıp gitti.

Halîfe, çok hüzünlenmişti!

O da kalkıp gitti evine.

Yollarda ağlıyordu!