Hadîsleri inkâr etmek!..

04/12/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Önce şunu ifâde edelim ki: “Hadîs-i Mütevâtir” denilen hadîs-i şerîflere muhakkak inanmak ve gereğini yapmak lâzımdır. İslâm âlimlerinin beyânlarına göre, bunlardan birine bile inanmayan kimseler kâfir olurlar. “Hadîs-i Meşhûr” denilen hadîslere inanmayanların da kâfir olacaklarını yine İslâm âlimleri ifâde etmişlerdir.

Şimdi, bu 2 önemli terim hakkında kısa kısa bilgiler verelim. Bilindiği üzere, “Mütevâtir hadîs”, her tabakasında, yalan üzerinde ittifâk etmeleri aklen mümkün olmayan toplulukların naklettikleri, “Peygamberimize âid her türlü kavil (söz), fiil (iş) ve takrîr (onaylama) ve hâl (durum) ile ilgili haberler”dir.

“Hadîs-i meşhûr” ise: İlk zamânda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan hadîs-i şerîftir. Yani bir kimsenin Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem), o kimseden de, çok kimselerin ve bunlardan dahî, başka kimselerin işittikleri hadîs-i şerîf olup, son duyulan kimseye kadar, artık hep mütevâtir olarak bildirilmiştir.

Şu hâlde “Meşhûr hadîs”, her tabakada, her nesilde en az 3 kişinin rivâyet ettiği veya en az 3 farklı senedle rivâyet edilen hadîstir. Buna “müstefîz hadîs” de denilir.

Yine, “Meşhûr hadîs”, ilk dönemlerde, bir-iki kişi tarafından rivâyet edildiği hâlde, sonraları yayılan ve daha fazla kimse tarafından rivâyet edilen hadîstir ki, buna “el-garîbül-meşhûr” denilir.

Kezâ “meşhûr hadîs”, her tarafta olmasa bile, herhangi bir topluluk arasında yayılmış olan hadîs manâsına da gelir ki, buna da “el-meşhûrul-maksûr”  denilmektedir.

Râvîlerinin sayısına, senedinin olup olmadığına bakılmaksızın halk arasında yayılmış olan hadîse de “meşhûr hadîs” denilmektedir. Yine hadîs olarak yayılmış söze, habere de “meşhûr hadîs” denilir.

Hadîs-i şerîflerin tamâmını değil, birini bile inkâr etmek küfür olmaktadır. Ama şu husûsu iyi anlamak lâzımdır: “Acabâ bu söz hadîs midir, değil midir? Bunu bir araştırmamız lâzım” demek küfür olmaz. Fakat, “Bu, Peygamberimizin hadîsi de olsa, ben bunu kabûl etmem” demenin küfür olacağını İslâm âlimleri beyân buyurmuşlardır. Birinci durumda hadîsi inkâr ve red söz konusu değildir; fakat o sözün hadîs olup olmadığının tahkîk ve tedkîki istenilmektedir. 

Bazan farklı ve çelişkili görünen hadîsler bulunmaktadır; bunların sebebi nedir?

Çelişkili görünen hadîslerden biri mevzû, diğeri sahîh olabilir; yine biri mensûh, diğeri nâsih olabilir. Yine biri âm, öbürü hâs olabilir. Böyle durumlarda mevzû olan atılır, sahîh olan alınır. Mensûh olan terk edilir, nâsih olanla amel edilir.

Hadîs ilmi dalları arasında, “Muhtelifül-hadîs ilmi” diye anılan bir ilim dalı vardır. Bu ilim, görünüşte muhtevâları birbirleriyle çelişen, ancak dikkatle incelendiğinde aralarında bir zıtlık olmadığı görülen hadîsler üzerinde durur.

İhtilâflı görünen hadîslerin araları âlimlerce cem ve te’lîf edilmiştir. Eğer araları te'lîf ve cem edilemezse, iki rivâyet arasında tercîh yapılır. Hadîs âlimleri, iki hadîsten birinin diğerine tercîhi için, 107 veche bakmışlardır. [Bizim, bu konuda, 1986 yılında Konya İlâhiyat Fakültesi Dergisinde yayınlanan uzun bir makâlemiz de vardır.]