Âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri yanlış tevîl edenler!
03/06/2025 Salı Köşe yazarı V.T
“La ilahe illallah ehline kâfir demeyiniz! Bunlara
kâfir diyenin kendisi kâfir olur.”
İbni Harbeveyh hazretleri Şafiî
mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 232 (m. 848) senesinde Bağdâd’da doğdu.
Bağdâd’ın meşhur âlimlerinden hadis ve fıkıh ilmi öğrendi. İlim tahsilini
tamamladıktan sonra Vâsıt’ta ve Mısır’da kadılık yaptı. 319 (m. 931)’de
Bağdâd’da vefât etti.
İbni Harbeveyh’in rivâyet ettiği
hadîs-i şerîflerden biri şudur:
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh),
Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu
nakletmiştir:
“Ey Ebû Hüreyre! Kur’ân-ı kerîmi
öğren ve öğret. Şüphesiz ki, sen bu hâl üzere ölürsen, melekler senin kabrini
Kâbe’nin ziyâret edildiği gibi ziyâret ederler. İnsanlara sünnetimi istemeseler
de öğret. Eğer sırat üzerinde bir an bile durmadan geçip Cennete girmek
istersen, kendi görüşüne göre Allahü teâlânın dîninde bid’at çıkarma!”
İbn-i Ömer’den (radıyallahü
anhüma) şöyle rivâyet etti: Hazreti Ömer, umre için Resûlullahtan izin
isteyince, Resûlullah “Yâ ahî (Ey kardeşim) duânda bizi de unutma!” buyurdu.
İbni Harbeveyh bir dersinde
şunları anlattı:
Hadîs-i şerîfte; “La ilahe
illallah ehline kâfir demeyiniz! Bunlara kâfir diyenin kendisi kâfir olur”
buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf; “La ilahe illallah ehli” yani, “Ehl-i kıble” olan
kimse, icmâ’ ile zarurî olarak bildirilmemiş inanılacak şeylerden şüpheli nassları
(âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfleri) yanlış tevîl ederek, Ehl-i sünnetin doğru
yolundan ayrılınca veya başka bir büyük günah işleyince kâfir olmaz demektir.
Fakat, Ehl-i sünnetten ayrılan kimse, tevâtür ile zarurî olarak öğrenilen din
bilgilerinden birine inanmazsa, buna 'La ilahe illallah ehli' denmez.
Böyle kimse imansız olur.”
“Başkasının
malını ondan izinsiz, zorla almaya, 'gasbetmek' denir. Gasp, haram olduğu
gibi, gasbedilen malı kullanmak da haramdır. Başkasının malını izinsiz alıp,
kullanıp, sonra geri vermek, malda ayıp ve kusur hâsıl olmasa bile, haram olur.
Kendisine vedîa olarak emânet bırakılan veya gasbettiği malı, parayı ticârette
veya başka yerde kullanıp da bundan kazanç sağlamak caiz değildir. Kazandığı
şey haram olur. Bunu fakire sadaka vermesi lâzım olur. Birinin malını, parasını
şaka olarak da alıp saklamak haramdır. Çünkü, böylece, başkasını üzmüş oluyor.
Başkasına eziyet vermek haramdır.”
