Bir ramazan günü...

04/11/2022 Cuma Köşe yazarı A.U

Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerini, bir ramazanda, yetmiş kişi iftâra çağırdı.

Hem de aynı günde.

Ve birbirlerinden habersiz.

Büyük velî, her birine;

“Peki, inşallah gelirim” dedi.

Hepsinin dâvetine gitti.

Ve kalplerini hoş etti.

Ertesi gün hâdise meydana çıktı.

Şöyle ki, o yetmiş kişinin herbiri;

"Hocamız dün iftârı bizim evde yaptı" diyorlardı.

Bunlardan ikisi karşılaştılar.

Bir tânesi çok sevinçliydi.

Öbür kimseye;

“Biliyor musun, Geylânî hazretleri dün iftârda bize teşrîf etti” diyerek sevincini bildirdi.

Öbürü şaşırdı:

Ve dedi ki:

“Nasıl olur, dün iftârda bizdeydi.”

“Hayır, bizdeydi.”

Velhâsıl akıl erdiremediler bu işe.

En nihâyet hizmetçisine gittiler.

Ve sordular ki:

“Hocamız, dün iftârı nerede yaptı?”

Hizmetçi

“Burada yaptı” dedi.

“Bir yere gitmedi mi?”

“Hayır, burada birlikte iftâr ettik.”

● ● ●

Bu büyük velîye bâzı gençler;

“Efendim, Ehl-i sünnet bir Müslüman, Cehenneme girecek mi?” diye sordular.

Cevâbında;

“Eğer günahları çok ve bunlar tövbe ve istiğfâr ile veyâ şefaat ile affolunmadı ise, bu günahları kadar Cehennemde yanması câizdir” buyurdu.