Ârifler, dünyâya düşkün olandan kaçarlar!..

09/05/2021 Pazar Köşe yazarı V.T

"Evliyâ, bütün gizliliğine ve tanınmamasına rağmen bir lâmba gibidir. Etrâfını aydınlatır..."

 

Fahri Ahmed Efendi Celvetî şeyhlerinden arif ve şair bir zat olup Tekirdağ-Şarköylüdür. Zati Süleyman Efendi'nin oğlu Hüseyin Şahin Efendi'den hilâfet aldı, ömrünün sonlarında İstanbul'a gelerek 1214 (m. 1799)’de vefat etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

“Bir kul kalbini Allahü teâlâya tevcih edebildiği (döndürebildiği) müddetçe, Allahü teâlâ onun bütün dağınık işlerini toparlar, bir araya getirir. Fakat kul, Allah korusun, kalbini bir kula tevcih eder, kendisi gibi âciz bir mahlûktan medet umarsa, bütün işleri darmadağınık olur.”

“Allahü teâlâyı tanıyan ârif zâtların, dünyâya düşkün olanlardan kaçmaları, onlardan uzaklaşmaları, onların üzerinde dünyâ cifesinin pis kokusu duyulup, etrâfı rahatsız ettiği içindir.”

“Bakış durumlarına göre gözler dört kısımdır. Birincisi; peygamberlerin gözleridir ki, görüşü kuvvetli ve keskindir. Tesîrini ilk bakışta gösterir. Bu gözlerin sıhhati tamdır. İkincisi; velî zatların gözü olup, bunların da sıhhatleri tam olmakla beraber görüşleri birinci kısımdakiler kadar kuvvetli değildir. Üçüncüsü; müminlerden gâfil olanların gözüdür ki, görünüşte var olduğu hissedilir ve görülür. Fakat görüşü zayıftır, tesîr etmez. Yanî perdelidir. Dördüncüsü ise; kâfirlerin gözü olup, kördür ve hiçbir hakîkati göremezler.”

"Evliyâ, bütün gizliliğine ve tanınmamasına rağmen bir lâmba gibidir. Etrâfını aydınlatır, insanlar, kendilerine gelen birçok faydalı şeyin onun sebebi ve hürmetine geldiğini anlayamazlar. Bunun böyle olduğunu, çoğu zaman velînin kendisi dahî bilmez.”

“Peygamberler, peygamberlere tâbi olup izlerinde yürüyenler, muhabbet ehli olup, Allahü teâlâyı ve O’nun 'Seviniz' buyurduklarını sevenler, ziyandan kurtulup, nimetlere kavuşmuşlardır.”

“Velîlerden bir zât, şarkta Allahü teâlânın dînine âit bir şey konuşsa, garpta da bir kimse o velînin sözlerini duyup kabul etse ve bunlara tâbi olsa, uysa, nasîbi kadar o velînin nûrundan istifâde eder. Aradaki uzaklık istifâdeye mâni olmaz.”

“Senin, az amel, nurlu ve parlak bir kalb ile Allahü teâlânın huzûruna çıkman; çok amel, fakat nursuz bir kalb ile çıkmandan daha hayırlıdır.”

“Âlimler ve velîler, dünyâ hayâtında hakîkî hâlleri ile zuhur eylemez (meydana çıkmaz). Ancak ilmî hüviyeti ile zuhur eyler. Ama Allahü teâlâ, âhırette onları hakîkî hâllerinde gösterecektir.”