Namaz, dinin direği müminin miracıdır

16/12/2018 Pazar Köşe yazarı S.K

Namazı iyi kılmaya gayret etmeli, tadil-i erkanın yapılmasına çığır açmalıdır. Erkanını, şartlarını, sünnetlerini ve edeplerini istenildiği ve layık olduğu gibi yapmalıdır.
 
Büyük İslam âlimi, Müslümanların göz bebeği, evliyanın baş tacı İmam-ı Rabbani hazretleri Mektubat kitabında ikinci cilt 20., 69. ve 87. mektuplarında özetle buyuruyor ki:
“Ey sevgili kardeşim! Bu dünya, çalışmak yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir. Salih amelleri yapmaya uğraşınız! Bu amellerin en faydalısı ve ibadetlerin en üstünü, namaz kılmaktır. Namaz, dinin direğidir. Müminin miracıdır. O hâlde, onu iyi kılmaya gayret etmelidir. Erkanını [yani farzlarını], şartlarını, sünnetlerini ve edeplerini istenildiği ve layık olduğu gibi yapmalıdır. Namazda tumânînete [yani rüku ve secdelerdekavmede ve celsede, bütün azanın hareketsiz kalmasına] ve tadil-i erkana [yani, bu dört yerde sükun ve tumânînet bulduktan sonra, bir miktar yani bir sübhanallah diyecek kadar durmaya] dikkat etmelidir. Çok kimse bunlara dikkat etmeyip namazlarını elden kaçırıyor. Tumânîneti ve tadil-i erkanı yapmıyorlar. Bunlara azaplar ve tehditler bildirilmişdir. Namaz, doğru kılınınca, kurtuluş ümidi çoğalır. Çünkü, dinin direği dikilmiş olur.
Bir kimse, terk edilmiş, unutulmuş bir sünneti meydana çıkarırsa, yüz şehit sevabı kazanır. Ya bir farzı veya vacibi meydana çıkarmanın sevabı ne kadar çok olur! O hâlde, namazda, tadil-i erkana dikkat etmelidir. Yani, rükuda ve secdelerde, kavmede ve celsede tumânînet bulduktan, yani her aza hareketsiz olduktan sonra biraz durmalıdır ki, Hanefî âlimlerinin çoğu, buna vâcib demiştir. [Hanefî mezhebinde vaciplerden birini unutarak yapmayanın (Secde-i sehiv) yapması vaciptir. Bilerek yapmayanın namazı tekrar kılması vaciptir.] İmâm-ı Ebû Yûsüf ve imâm-ı Şâfi’î [ve Mâlik] ise, farz demiştir. Bazı Hanefi âlimleri de sünnet demişlerdir. Müslümanların çoğu, bunu yapmıyor. Bu bir ameli meydana çıkarana, Allah yolunda harp edip canını veren yüz şehit sevabından çok sevap verilir. Ahkam-ı şeriyyenin  hepsi de böyledir. Yani helal, haram, mekruh, farz, vacip ve sünnetlerden birini öğretip, gereğini yaptıran, böyle sevap  kazanır.
O hâlde, namazları tamam kılmaya çalışmalı, tadil-i erkanı yapmalı, rükuyu, secdeleri(Kavme)yi [yani rükudan kalkıp dikilmeyı] ve (Celse)yi [yani, iki secde arasında oturmayı] iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını görünce söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına yardım etmelidir. Tumânînet [yani uzuvların hareket etmemesi] ve tadil-i erkanın [Bir kere sübhânallah diyecek kadar hareketsiz durmak] yapılmasına çığır açmalıdır. Müslümânların çoğu, bunları yapmak şerefinden mahrum kalıyor. Bu nimet, elden çıkmış bulunuyor. Bu ameli meydana çıkarmak çok mühimdir.”