Osmanlı İmparatorluğu, 322 yıl hükümrân oldu

27/09/2022 Salı Köşe yazarı R.A

Söğüt ve Domaniç yaylalarına 400 çadır hâlinde yerleşen bir aşîretten, beylik, hânlık (hâkânlık), devlet, cihân imparatorluğu, hattâ hilâfet merkezi  meydâna getirilmiştir...

 

 

Türklerin ve Müslümânların târihteki bu en büyük ve en uzun ömürlü devleti Osmânlı'ya, bir asra yaklaşan bir zamândan beri, maalesef, haksız yere ağır ithâm ve iftirâlar yapılmaktadır. Hâlbuki târih, arşive dayanır. Bu sâhadaki vesîkalar yeni yeni elden geçirilirken, yapılan asılsız ithâmların elbette kıymetlerinin olmadığı ortaya çıkmaktadır. Yerli ve yabancı araştırmacılar, hâlâ bu cihân devletinin dehâsını anlamak ve istifâde etmek için gayret sarf etmektedirler. Arşivlerimiz, bunun için, yerlilerden çok, yabancı ilim adamları ile dolup taşmaktadır.

Dost-düşmân herkesin kabûl ettiği bir husûstur ki, Osmânlı Devleti, İslâmiyet’in emrettiği şekilde, farklı dîn ve milletlere mensup çeşitli unsurlar arasında sağlam bir âhenk te’sîs etmiştir. Böylece geniş insan toplulukları nezdinde sosyal adâleti kurmakla dünyâ târihinde, kudretli ve cihânşümûl bir siyâsî varlık göstermiştir.

Osmânlı Devleti ve sultânlarının da’vâları, kendi ta’bîrleri ile “Nizâm-ı âlem” üzerinde toplanıyor, koca devletin hikmet-i vücûdu ve cihâdı da; millî, İslâmî ve insânî esaslara bağlı bulunan bir cihân hâkimiyeti düşüncesine dayanıyordu.

Bazı televizyon ve gazetelerde, birtakım kendini bilmez ve ecdâdını tanımazlar tarafından haksız yere bazı tenkîdler yapılsa da, aklı başında olan yerli-yabancı herkes, Osmânlı Devletini övüyor.

Dünyânın en uzun ömürlü hânedânının ve en büyük devletlerinden olan Osmânlı Devletinin kurucusu, Osmânlı sultânlarının ilki olan Sultân Birinci Osmân Gâzî Hân’dır; Osmânlı Devleti’nin temelini o atmıştır. 

Bir aşîretten cihângîr bir imparatorluğa giden yolda, Osmânlı hânedân mensuplarının kudret kaynakları incelenecek olursa, devletin temelleri ve şaşırtıcı yükselişi daha iyi anlaşılır. Nitekim, Fransız târihçisi Grengur“Bu yeni İmparatorluğun teessüsü, beşer târihinin en büyük ve hayrete değer vak’alarından biridir” demektedir.

Ma’lûm olduğu üzere, dünyâ târihinde, Peygamber Efendimizin “Asr-ı Saâdet”i ve “Hulefâ-i Râşidîn” devirlerinden sonra, hak ve adâlete riâyette en üstün seviyeye yükselen Müslümân-Türk Devleti olan “Osmânlı Devleti”, XIV. [ondördüncü] asrın başından XX. [yirminci] asrın ilk çeyreğine kadar hüküm süren, şerefli ve en uzun ömürlü bir hânedânın kurduğu devlettir.

Bu devleti sâdece Türkler, Müslümânlar değil, pekçok gayr-i müslim dahî medhetmektedir. Osmânlı idâresinin, İslâm dîni hükümleri çerçevesinde, gayr-i müslimlere cân ve mâl güvenliğiyle dînlerinde serbestlik tanıması, onların gitgide İslâmiyetle şereflenmelerine yol açıyordu...