Büyük astronom Uluğ Bey

17/05/2022 Salı Köşe yazarı R.A

Semerkant’ta kurdurulan rasathânedeki astronomi çalışmaları, astronominin bugünkü ileri seviyesine gelmesinde şeref payına sâhiptir.

 Dün kendisinden bir nebze bahsettiğimiz Uluğ Bey'i dünyâya tanıtan, astronomi alanında yaptırdığı eserler olmuştur. Onun en meşhûr eseri, Semerkant’ta yaptırdığı büyük rasathânedir.

Günümüzden yaklaşık altı asır önce yapılan bu rasathânedeki çalışmalar, çağımızın astronomi çalışmalarına hâlâ ışık tutmaktadır. O gün yapılan hesaplar, günümüzün astronomik hesaplarına tıpatıp uymaktadır. 1420 senesinde tamamlanan rasathânenin ilk müdürü Gıyâseddîn Cemşid’dir. Daha sonra Kâdızâde Rûmî, sonra da Ali Kuşçu bu vazîfeye getirilmiştir. Rasathâne’nin yer üstündeki kısmı üç katlı idi. Yıldızların yüksekliklerini bulmak için kullanılan rub’-ı dâire Ayasofya Câmii'nin kubbesi kadardı.

İlme merâkı kadar devlet ve hükûmet işlerine de ilgi duyan Uluğ Bey, Semerkant’ta 38 sene hükümdârlık yapmıştır.

Devrinin meşhûr ilim adamlarını sarayında toplamış ve ortaya attığı meseleleri tartışmalara açmış, âlimleri korumuştur. Sarayı; matematik ve astronomi âlimlerinin olduğu kadar, sanatkâr, şâir ve ediplerin de toplantı yeri olmuştur. Fen alanında araştırmalar yapmak üzere Çin’e heyetler göndermiştir. Zamânında, başta Semerkant ve Buhârâ olmak üzere, bütün ülke, Türk mîmârisinin en seçkin eserleriyle donatılmıştır.

Hayâtını Türk-İslâm dünyâsı kültür ve medeniyetinin gelişmesi ve yükselmesine vakfeden Uluğ Bey, yalnız Türk-İslâm ilim târihinde değil, dünyâ târihinde de önemli yeri olan bir fen âlimiydi. Hocası Bursalı Kâdızâde Rûmî ve devrinin ünlü astronomi âlimi Gıyâseddîn Cemşid’in matematik ve bunun uygulama alanı olan astronomi ilminin tedkiki, geliştirilmesi ve bu ilme hizmet vermesi husûsunda kendisine çok tesirleri oldu. Daha sonraları Ali Kuşçu da bu ilmî çalışmalara katıldı.

Uluğ Bey tarafından Semerkant’ta kurdurulan rasathânedeki astronomi çalışmaları, astronominin bugünkü ileri seviyesine gelmesinde şeref payına sâhiptir. Astronomiyle ilgili çalışmalarının temelini, matematikteki trigonometrik esaslar teşkil etmektedir.

Uluğ Bey, İlhanlılar zamânında yapılan rasadları yeniden inceledi. Kontrolden geçirdi ve yeni rasadlar yaptı. On iki sene süren bu çalışmasının netîcesini ancak 1437 senesinde alabildi ve kendi adıyla anılan büyük eseri Uluğ Bey Zîci’ni ortaya koydu. Önceki zîclerin eksiklerini tamamlayan bu eser, devrin ilmî esâslara dayanan tek cedveli olup, eski zîclerin yanlışlarını düzeltiyor ve yıldızların hareketlerini daha mükemmel gösteriyordu. Eser, bilim târihinde, Batlamyus ve Nasîrüddîn Tûsî’nin hazırladığı zîclerden sonra üçüncü büyük zîc olarak tanınmaktadır. Eserde genellikle gökyüzünün güneyinde kalan kırk sekiz takımyıldızı konu edilmiş ve bu takımyıldızlar içerisinde bulunan 1018 yıldızın koordinatlarını en doğru biçimde tespit etmiştir.

Kitap dört bölümden meydana gelmiştir. Eser 1665 senesinde İngilizceye tercüme edilerek Oxford’da basılmıştır. Fransızca tercümesi de 1853’te Farsça metniyle birlikte basılmıştır. Esere Ali Kuşçu ve torunu Mîrim Çelebi tarafından şerhler yapılmıştır.