Naklî ve aklî ilimler...

22/05/2022 Pazar Köşe yazarı S.K

Müslümanların öğrenmesi lazım olan ilimlere ulum-i İslamiyye yani İslam bilgileri denir. İki kısma ayrılır: Din bilgileri ve fen bilgileri...

 

İslam dininde ilim -2-

Müslümanların öğrenmesi lazım olan ilimlere ulum-i İslamiyye yani İslam bilgileri denir. İslam bilgileri iki kısma ayrılır:

Birinci kısım, din bilgileridir. Bunlara naklî ilimler denir. Bunlar yüksek din bilgileri olup, 8 büyük kısma ayrılır: Tefsir ilmi, Usûl-i hadîs ilmi, Hadîs ilmi, Usûl-i kelâm ilmi, Kelâm ilmi, Usûl-i fıkıh ilmi, Fıkıh ilmi, Tasavvuf (Ahlâk) ilmidir. Erkek ve kadın her Müslümanın bu sekiz bilgiden kelâm [akaid], fıkıh ve tasavvuf bilgilerinden lüzumu kadarını öğrenmesi farz-ı ayndır. Yani bu bilgileri, herkesin bizzat kendisi öğrenmesi gerekir. İslam âlimleri, bu bilgileri herkesin kolayca anlayabilmeleri için ilmihal kitapları yazmışlardır. Her Müslüman, ilmihal bilgilerini öğrenmelidir. Bu bilgiler zamanla değişmez. Aklın, insan dimağı gücünün dışında ve üstündedir. Bir insan kendi görüşü ile bu bilgilerde değişiklik yapamaz. Yaparsa dinde reform yapmış olur. Dinde reform asla yapılamaz.

İslam bilgilerinin ikincisi, aklî ilimler yani fen bilgileridir. Bunlar, Din bilgilerinin daha iyi anlaşılmasına ve onların tatbik edilmesine yardımcıdırlar. Bunlar matematik, mantık, fizik, kimya gibi his organları ile duyularak, akıl ile incelenerek, tecrübe ve hesap edilerek elde edilir. Bunları Müslümanların öğrenmeleri farz-ı kifâyedir. Yani Müslümanlardan birinin veya birkaçının öğrenmesi ile diğerlerinin sorumluluktan kurtulduğu farz bilgilerdir. Bunlar zamanla değişebilir. Çeşitleri çoğalıp sayıları da artabilir. Bunlar, akıl yoluyla elde edilen bilgilerdir. Aklî ilimlerle ilgili en mükemmel çalışmaları da yine Müslümanlar yapmıştır.

Din bilgilerini öğrenmek ve yapmak, her Müslümana lazımdır. Yani (Farz-ı ayn)dır. Fen bilgilerinden lâzım olanları yalnız bu işle meşgul olanların öğrenmeleri ve yapmaları lâzımdır. Yani (Farz-ı kifâye)dirler. Bu iki farzı yerine getiren milletler muhakkak ilerler ve medenî olurlar.

Dinimiz, din bilgileri ile fen bilgilerinin durumlarını birbirinden farklı tutmuştur. Din bilgilerinde, İslâm ahlâkında ve ibadetlerde en ufak bir değişiklik yapmayı şiddet ile menetmiştir. Dünya işlerinde, fen bilgilerinde ise, her değişikliği yapmayı, bütün yeni keşifleri öğrenmemizi ve yapmamızı emretmiştir.

Orta Çağ'daki Müslümanlar, ilimde ve fende çok çalıştıkları için, medeniyet rehberi olmuşlardı. Ancak Abbasîlerin ve Osmanlıların son zamanlarında, iç ve dış düşmanların, yani din düşmanlarının tesirleri ile, fen bilgilerini öğrenmekten ve öğretmekten, fen ve sanat üzerinde çalışmaktan mahrum edildiler. 

Osmanlılar zamanında hükûmet idaresini ele geçiren cahil ittihatçıların bu gerilemeye tesiri çok oldu. Osmanlı devletini ele geçiren sözde aydınlar, dinimizin hem din bilgilerini hem de fen bilgilerini öğrenme emrinin tam tersini yaptılar. Din düşmanlarına aldanarak, din bilgilerini değiştirmeye çalıştılar. Avrupa’nın fende ilerlemesine, yeni keşiflere gözlerini kapadılar. Bu sebeple bu muazzam Osmanlı devleti çöktü.