Son nefes endişesi ile hep ağlayan zat...

30/07/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Ali Bekkâ hazretleri, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamamaktan ve son nefes endişesi ile korkarak çok ağlardı...

 

 

Ebü'l-Hasan Ali Bekkâ hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1174 (H.570) senesinde Kudüs’te doğdu. 1271 (H.670)de orada vefât etti. Bekkâ "çok ağlayan" demektir. Ali Bekkâ hazretlerinin çok ağlamasının ve "Bekkâ" çok ağlayan lakabının verilme sebebi şöyle anlatılır:
Sâlih ve kendisi gibi velî bir arkadaşı vardı. Hâller ve kerâmetler sâhibi idi. Bir defâsında ikisi birlikte Bağdat'tan bir yolculuğa çıkmışlardı. Gidecekleri yer ile Bağdat arası, yürümekle bir senelik yol idi. Onlar, kerâmetleriyle bir senelik yolu bir saatte almışlardı. Bu arkadaşı ona; "Ben, falan vakitte, falan memlekette öleceğim. O zaman yanımda bulun" diyerek, Ali Bekkâ hazretlerine vasiyet etmişti. Fakat bu arkadaşı, son nefeste îmânsız öldü. Bu hâdise karşısında Ali Bekkâ hazretleri, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamamaktan ve son nefes endişesi ile korkarak çok ağlardı. İmânsız giden arkadaşının hâlini, kendisi şöyle anlattı: Söylediği vakit gelince yanına gittim. Hayâtının son anlarını yaşıyor ve can çekişiyordu. Yönünü doğu tarafına dönmüştü. Tutup kıbleye çevirdim. Tekrar doğuya döndü. Tutup yine kıbleye çevirdim. Bu arada gözlerini açıp bana dedi ki:

-Hiç uğraşma, ben bu tarafa dönmüş olarak öleceğim!

Hıristiyan ruhbanlarının söylediği küfür olan, îmânı gideren sözler söylemeye başladı. Dîn-i İslâmdan çıktı. Nihâyet îmânsız öldü. Ölüsünü kaldırıp, oradaki bir kiliseye götürdük. Bir de gördük ki, kilisede bir kalabalık toplanmış ve çok üzgün bir hâlde idiler. Önlerinde yatan bir cenâzenin etrâfında duruyorlardı. "Nedir bu hâl?" dediğimizde; "Bizim meşhûr bir ruhbanımız vardı, yüz sene yaşadı. Bugün öldü. Fakat, ölmeden önce dînimiz olan hıristiyanlıktan çıktı. Müslüman olduğunu söyledi ve Müslüman olarak öldü" dediler. Biz de onlara; "Bizim elimizdeki cenâze de Müslüman idi. Son nefesinde Hıristiyanlık dîni üzere öldü ve îmânsız gitti. Siz bunu alın, o, Müslüman olarak ölen ruhbanınızın cenâzesini de bize verin" dedik. Bu teklifimizi kabûl ettiler. Biz o Müslüman olanın cenâzesini alıp, yıkadık, kefenledik, Müslüman mezarlığına defnettik. Onlar da öbürünü alıp, Hıristiyan mezarlığına defnettiler. Allahü teâlâdan, son nefesimizde îmân ile gitmeyi nasîb etmesini dileriz, yalvarırız!" Âmin.