Şunu tanıyor musun?

03/04/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Hazret-i Ebû Bekr’le hazret-i Alî mescid-i şerîfte oturuyorlardı.

O esnâda biri girdi içeri.

Hazreti Alî'yi görünce rengi kaçtı.

Çok mahçup oldu!

Ve çöküverdi oraya.

Hazret-i Ebû Bekr, hazreti Alî'ye.

“Yâ Alî, şu adam seni gördü.

Mahçup oldu, acabâ neden?” diye sordu.

O da cevap verdi ki:

“Bana borcu var, belki ondandır.”

O zaman kalktı.

Onun yanına gitti.

Elini omuzuna atıp sordu ki:

“Hayırdır, neyin var senin?”

“Yok bir şey yâ Ebâ Bekr!”

“Alî'yi görünce mahçup oldun.”

“Evet, ona karşı çok mahcubum.”

“Neden?”

“Ona borcum var, ödeyemiyorum.”

“Ne kadar?”

“Yirmi bin akçe. Ödeme imkânım olsa, bir an geciktirmem, öderim” dedi.

Hazret-i Ebû Bekr, dinledi.

Ve fevkalâde üzüldü!

Onu sevindirmek için dedi ki:

“Borcunu öderim, ama bir şartla. Fâtiha sûresinin yarısını okuyup, sevâbını bana hediye edeceksin.”

Adam çok sevindi buna.

Fâtiha’nın yarısını okudu.

Sevâbını Ona bağışladı.

Hazret-i Ebû Bekr sevindi.

Ona yirmi bin akçe verip;

“Diğer yarısını da oku” dedi.

O da okuyup ecrini ona bağışladı.

Hazret-i Ebû Bekr memnun oldu.

Ona, yirmi bin akçe daha verdi.

Adam sevinçten uçuyordu...