"Bu, bizim Ömer değil mi?"

05/04/2021 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), bir gün şehri geziyordu.

Bir sokağa girdi.

Ve yürüyüp ilerledi.

Çok yaşlı ve safça bir kadıncağız, evinin önüne çıkmış, güneşleniyordu.

Kızı, Halîfeyi fark edince, telâşla seslendi annesine:

"Anneciğim çabuk içeri gir."

"Hayrola kızım ne oldu?"

"Emîr-ül mü’minin geliyor.”

İhtiyar kalkıp içeri girdi.

Zîra çok merak etmişti Emîrin kim olduğunu.

Pencereyi açtı.

Ve onu bekledi.

Halîfe ilerleyip, tam o evin önünden geçiyordu ki yaşlı kadın tanıdı Hazret-i Ömer’i.

Ve içinden:

“Bu, bizim Ömer" dedi.

Ve seslendi kızına:

"Kızım, hani Emîr geliyordu?"

"Evet anne, emîr geliyor.”

Kadıncağız dedi ki:

"Kızım, biz ona Ömer derdik.

O Ömer ne vakit emîr olmuş?"

Halîfe bunu işitti.

Çok hoşuna gitti.

Ve kalbinden düşündü ki:

"Ömer'i kendine tanıtan kim?"

Zîra çok merak etmişti.

Başını kaldırdı.

Pencereye baktı.

O saf kadıncağızı gördü.

Ve ona doğru seslendi ki:

“Doğru diyorsun ey hâtun!

Ben, bildiğin Ömer'im işte."

Çok sevinmişti.

Sevinci yüzünden okunuyordu.