Mümin, bütün âzâları ile oruç tutmalıdır...

11/04/2021 Pazar Köşe yazarı V.T

Oruç tutan kimse, çok namaz kılar. Çok hayır ve hasenatta bulunur.

 

Ahmed bin Ammâr Mehdevî hazretleri kırâat, lügat, nahiv ve Mâlikî fıkıh âlimidir. Tunus’ta Mehdiyye’de doğdu. Mekke’ye gitti. Orada, çeşitli İslâm memleketlerinden gelen âlimlerin ilimlerinden istifâde etti. Memleketine dönerek talebe yetiştirdi. 440 (m. 1048) yılı civârında vefât etti. Buyurdu ki:

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Bir kimse, ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazîfe bilir ve orucun sevâbını Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günahları aff olur.” “Cennetin, Reyyan adında bir kapısı vardır. Buradan ancak oruç tutanlar girecektir.” “Her kim Ramazan orucunu tutar. Haramdan ve iftiradan kaçınırsa, Allahü teâlâ ondan râzı olur ve ona Cennetleri vâcib kılar.”

Oruç için böyle faziletler ve oruçlular için böyle yüksek mertebeler bildirildiğine göre; kul, Ramazân-ı şerîfin gelmesi ile ferahlanmalı ve onu ganîmet bilmelidir. Bu aya tazim ve hürmette bulunmalıdır. Ramazan ayını oruçla, sadaka ile günahlara tövbe ile, amellerde ihlâs ile geçirmelidir. Kullara zulmetmekten kaçınmalı, yalandan, gıybetten, dedikodudan, iftiradan, harama bakmaktan, şarkı, türkü dinlemekten uzaklaşmalıdır. Midesini, haram ve şüpheli yemekten, kalbini hasedden, hıkddan, kin ve düşmanlıktan, sâir uzuvlarını hatâlardan korumalı, bütün âzâları ile oruç tutmalıdır. Tâat ve hasenata devam etmeli, hayırlı işler yapmaya koşmalıdır. Kişi bunlara riâyet ederek orucunu tutunca, “Oruç tutan çok kimse vardır ki, onların orucu, yalnız açlık ve susuzluk çekmek olur” hadîs-i şerîfinde bildirilen kimselerden olmaz.

Oruç tutan kimse, aile efradına nafakasını bol bol verir. Emri altındakilere yumuşak davranır. Helâlden kazanır. Alışverişte insanların haklarını gözetir, ölçüsünü, tartısını doğru tartar, insanların arasını bulur. Dargınları barıştırır. Borcu olanlara borçlarını öder. Gücü yetiyorsa, mescidleri mamur eder. Çok namaz kılar, sadaka verir. Çok hayır ve hasenatta bulunur. Malında, Allahü teâlânın başkaları için hak kılmış olduğu şeyleri, hak sahiplerine verir. Akrabasına ziyârette bulunur. Bu ayda yapılan iyiliklere kat kat sevap verildiğini (ve bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olacağını) bildiği için, daha çok ibâdet ve tâat yapmaya ve daha çok iyilik ve ihsânda bulunmaya bilhassa gayret eder. Resûlullah efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki; “Ramazan ayında verilen bir sadaka, başka aylarda verilen bin sadakadan daha hayırlıdır.”