"Nasıl şükredelim efendim?"

14/04/2021 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Bir kimse anlatıyor:

Bir gün Zeynelâbidîn Alî hazretlerine rastladım. Vaktiyle kendine zulmeden meliki sordu.

Ben cevâben dedim ki:

“Zulmüne aynen devam ediyor.”

Çok üzüldü mübârek.

Yüz rengi değişti.

Ve ellerini kaldırıp:

“Yâ Rabbî, sen o zâlime, demir ve ateşle azâb et” dedi.

Böyle bedduâ etti.

Hacdan sonra Kûfe'ye vardım.

O zâlimi sordum bir dostuma.

O da bana;

“Önce bıçakla ellerini kestiler.

Sonra da ateşte yaktılar” dedi.

Ben, gayriihtiyârî:

“Sübhânallah! O bedduâ ne çabuk kabul oldu” dedim.

● ● ●

Bu zât bir sohbetinde;

"İslâmiyetin her emri ve her yasağı, biz kullar için büyük nîmettir. Bu nîmete şükretmezsek elimizden çıkar" buyurdu.

Sordular ki:

"Nasıl şükredelim efendim?"

Büyük zât:

"Emirlerin şükrü, onları yapmakla, haramların şükrüyse onları terk etmekle yapılır” buyurdu.

● ● ●

Bir gün, ev halkıyla çıktılar.

Sahrâda yemek yiyeceklerdi.

Sofrayı serip, oturdular.

O an bir ceylan koşarak geldi.

Ve o da oturdu sofraya.

Onlarla birlikte yedi.

Sonra da ayrılıp gitti...