İmân, Allahü teâlânın fazlıdır, ihsânıdır...
22/12/2025 Pazartesi Köşe yazarı V.T
“Her güzel, her iyi şey, sana Allahü teâlâdan
geliyor. Her çirkin, her fenâ şeye de, nefsin sebep oluyor”
Mustafa Fehmi Efendi evliyânın büyüklerinden olup, Erzincanlı
Terzi Baba’nın halîfelerindendir. Erzincan’da doğdu. 1298 (m. 1890) senesinde
gittiği Mekke-i mükerremede, hac esnasında vefât etti. Bir sohbetinde şunları
anlattı:
Allahü teâlâ, kullarına kuvvet, kudret, irâde vermiştir,
istediklerini işlerler, insanlar, işlerini kendileri yapıyor. Allahü teâlâ da
yaratıyor. Allahü teâlânın hikmeti, âdeti şöyledir ki; insan bir işi yapmak
isteyince, O da isterse o işi yaratır. Bu iş, insanın kasdı ile, ihtiyârı ile
meydana geldiği için, işin mesûliyeti, sevâbı ve rızâsı, o insana oluyor,
insanın ihtiyârı zayıftır, azdır diyenler, Allahü teâlânın irâdesinden az
olduğunu demek istiyorlarsa, doğrudur. Yok eğer, emirleri yapacak kadar
değildir diyorlarsa, yanlıştır.
Allahü teâlâ, insanlara yapamayacakları bir şeyi emretmemiştir.
Hep kolayı emretmiş, güç şeyi istememiştir. Az zamandaki bir küfre, sonsuz azâb
etmeyi ve az zamandaki îmâna, sonsuz nimetler vermeyi, takdîr etmiştir. Bunun
sebebini anlayamayız. Allahü teâlânın yardımı ile, şu kadar biliyoruz ki,
insanlara, görünür görünmez bütün nimetleri, iyilikleri veren, yerlerin, göklerin,
zerrelerin yaratanı, noksansızlık ve kusursuzluklar yalnız O’na mahsûs olan bir
Allaha inanmamak, elbette çok şiddetli, çok acı azâb ister ki, bu da Cehennemde
sonsuz yanmaktır... Böyle bir ni’met sahibine, görmeden inanmak ve nefsin ve
şeytanın ve din düşmanlarının aldatmalarına kanmayarak. O’nun sözlerine
güvenmek, büyük mükâfat ister ki bu da Cennet nimetlerinde ve lezzetlerinde
sonsuz kalmaktır.
Meşâyıh-ı kirâmdan çoğu dedi ki; “Cennete girmek yalnız Allah’ın
fazlı ve ihsânı iledir, îmânı. Cennete girmeye sebep göstermek, kazanılan
nimetin lezzeti, daha çok olduğu içindir.”
Bu fakire göre Cennete girmek, îmâna bağlıdır. Fakat îmân,
Allahü teâlânın fazlıdır, ihsânıdır. Cehenneme girmek de, küfürden dolayıdır.
Küfür ise, nefs-i emmârenin arzularından doğmaktadır. Nitekim Kur’ân-ı kerîmde,
Nisa sûresi yetmişdokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen; “Her güzel, her iyi şey,
sana Allahü teâlâdan geliyor. Her çirkin, her fenâ şeye de, nefsin sebep
oluyor” buyuruluyor. Cennete girmeyi îmâna bağlamak, îmânın kıymetini bildirmek
içindir. Bu da, îmân olunacak şeylerin kıymeti ve ehemmiyeti demektir. Bunun
gibi, Cehenneme girmeyi de küfre bağlamak, küfrü tahkir içindir ki, inanılmayan
şeylerin kıymetini bildiriyor ve onlara inanmadığı için, böyle sonsuz azap
veriliyor.


