"Yâ ilâhî! Pişmânım vallahi!.."

24/08/2022 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Hazret-i Mevlânâ'yı çok seven genç bir tüccar, Mısır’a gitmek için bu zâttan izin ister.

Ancak Mevlânâ izin vermez.

Ve ona; “Gitme!” buyurur.

Ama o dinlemez.

Gizlice çıkıp gemiye biner.

Tam Mısır’a yaklaşırken, kâfirler saldırır.

Gemi halkıyla birlikte onu da esir alırlar.

Ve ağır işlerde çalıştırırlar.

Genç tüccar, açar ellerini.

“Pişmânım yâ Rabbî, Hazret-i Mevlânâ hürmetine kurtar beni bu esâretten” diye duâ eder.

O gece rüyâda Hazret-i Mevlânâyı görür.

Ve Ondan himmet diler.

Büyük velî cevâbında;

“Yarın bir hasta için sana gelirler. Şu otları, şu oranda karıştır, hastaya yedir” der

Ertesi gün bu gence gelirler.

“Senin hekimlikle bir ilgin var mı?” derler

“Evet var” deyince, genci hükümdara iletirler.

Meğer hasta olan hükümdarmış.

“Bana şu şu otlardan getirin” der.

Onları karıştırır, hükümdara yedirir.

Hükümdar, iyileşip der ki:

“Dile benden ne dilersen.”

O, “Hiçbir şey istemem” der.

Ve olan biteni anlatır hükümdâra.

Hükümdar merakla sorar ki:

“Peki, senin hocan kimdir?”

Genç tüccar;

“Mevlânâ hazretleridir” der.

Hükümdar hakikati öğrenir.

Kendisine yüklü bir para verir.

Ve memleketine gönderir...