"Ey nefsim, boşuna sızlanma!.."

21/06/2022 Salı Köşe yazarı A.U

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, Bağdat'tan çıkıp bir senede Delhi'ye vardı.

Delhi toprağına ayak bastığında sevincinden, yanında ne varsa dağıttı oranın halkına.

Sonra Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine varıp ve elini öpüp talebesi olmakla şereflendi.

Ve başladı vazifeye.

İlk işi dergâh temizliğiydi.

Kovasını kuyudan su ile doldurur, onu bir sopaya takarak omuzunda taşırdı her gün.

Dergâhtan kuyuya.

Kuyudan dergâha.

Bir gün, nefsinden işitti ki:

“Sen, buna mı lâyıksın?”

Ama aldırmadı ve;

"Ey nefsim! Boşuna sızlanma. Bu iş zoruna gidiyorsa bil ki elimdeki süpürgeyi atar, sakalımla süpürtürüm sana bu yerleri” dedi.

Omuzları yara olmuştu.

Bir gün omuzunda su taşırken üstâdıyla karşılaştı.

Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, Hâlid-i Bağdâdî'nin omuzundan Arş'a doğru muazzam bir "Nûr"un yükseldiğini gördü.

Melekler onu seyrediyordu.

Kemâle geldiğini anladı artık.

Temizlik işinden, husûsi hizmetine aldı onu.

Beş ay da üstâdına bizzât hizmetle şereflendi.

Ve o mânevî (emanet) Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine nasip oldu...