İslâmiyet gelmeden önce

03/12/2018 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü

“İsa aleyhisselam göğe çıkarıldıktan kırk sene sonra Romalılar Kudüs’e hücum ettiler..."
 
Sual: İslâmiyet gelmeden önce bugünkü Orta Doğu’nun, Arap Yarımadası'nın durumu nasıl idi?
Cevap: Bu konuda Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ kitabında diyor ki:
“İsa aleyhisselam göğe çıkarıldıktan kırk sene sonra Romalılar Kudüs’e hücum ettiler. Yahudilerin kimini öldürdüler, kimini esir aldılar. Kudüs’ü yağma ettiler, yakıp yıktılar. Tevratları ve başka kitapların hepsini yaktılar. Mescid-i aksâyı yerle bir ettiler. Yahudiler bundan sonra bir daha toplanamadı. Bir devlet kuramadılar. Dağıldıkları yerlerde hor ve hakir yaşadılar. İsa aleyhisselamın, otuz yaşında Peygamber olduğu bildirildi. Kendisine oniki kişi inandı. Bunlara Havâriyyûn denir. Otuzüç yaşında diri olarak göğe kaldırılınca, Havariler dağılıp, bu yeni dini yaymaya çalıştılar. Sonra, İncil diye çeşitli kitaplar yazıldı. Bunlar İsa aleyhisselamı anlatan tarih kitapları idi. Asıl İncil ele geçmemiştir. Her yer küfür ve şirk içinde idi. İsa aleyhisselamın dini üçyüz sene gizli tutuldu. Ona inandığı öğrenilen kimselere işkence ediliyordu. Roma İmparatoru Kostantin üçyüzon senesinde, bu dine izin verdi. Kendi de Hristiyan oldu. İstanbul şehrini yaptı. Roma’dan İstanbul’a taşındı. Fakat bu dinin esasları bozulmuş, unutulmuş olduğundan, papazların elinde oyuncak oldu. Miladın 395. senesinde, Roma devleti ikiye ayrıldı. Roma’daki Papa'ya tabi olanlara Katolik, İstanbul’daki Patrik'e tabi olanlara Ortodoks denildi. Kiliselere resimler, heykeller kondu. Başka milletler de küfür ve şirk içinde idi. Romalılar, bütün Avrupa’yı, Mısır’ı, Suriye’yi, Irak’ı aldılar. Fen ve sanatta ileri iseler de, ahlakları bozuktu. Keyfe, can yakmaya dalmışlardı. Aldıkları memleketlere fena ahlaklarını yerleştirdiler.
Romalılar Arabistan Yarımadası'na saldırmadılar. Ancak Araplar cahil kalmıştı. Kimi Hristiyan, kimi Yahudi, çoğu putperest olmuştu. Hazret-i İbrahim ve hazret-i İsmail’den kalma âdetlere bağlı olanlar da vardı. Mekke’dekilerin çoğu, putlara tapıyordu. Bütün dünya da, zulmet ve dalalet içinde idi. Araplar fende geri iseler de, edebiyata çok ehemmiyet veriyorlardı. İçlerinde, kuvvetli hatipler ve şairleri vardı. Şiir söylemekle iftihar eder, övünürlerdi. Arap lisanının kemâle gelmesi, Allah tarafından bir kitap indirileceğine bir işaret idi.”