Bu ümmet, dalâlet üzere ittifak etmez!
09/12/2025 Salı Köşe yazarı V.T
Şer’î hükümler, 4 asıl temel kaynaktan
alınmıştır. Bunlar; Kitap, Sünnet, İcmâ’ ve Kıyâs’tır...
Mevlânâ Mehdî Şîrâzî hazretleri Osmanlı tefsîr âlimlerindendir.
İran’da Şîrâz’da doğdu. Şirâz’da ilim tahsil ettikten sonra İstanbul’da meşhur
âlimlerin derslerine devam etti. İstanbul, Dimetoka, Silivri ve Filibe’de
müderrislik vazîfesinde bulundu. 957 (m. 1550) senesinde Filibe’de vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Şer’î hükümler, 4 asıl temel kaynaktan alınmıştır. Bunlar;
Kitap, Sünnet, İcmâ’ ve Kıyâs’tır... Kitap, kendisine önünden ve arkasından
bâtıl yaklaşamayan, içerisinde âmm (umûmî) ve hâss, (husûsi) hükümler, mücmel
(kısa), müfesser, mutlak, mukayyed, emir, nehiy, haber, istihbar, nâsih,
mensûh, sarih, kinâye gibi hükümler bulunan Kur’ân-ı kerîmdir. Yine onda
hitabın delîli, mefhûmu vardır. Bu vecihlerin hepsi, kendi mertebelerine göre
delîl olup, istidlal (delîl olma) bakımından bazısı, diğer bazısından daha açıktır.
Kendisinden şeriat (din) ahkâmı alınan Sünnet; Peygamberimizden
(sallallahü aleyhi ve sellem) nakledilen haberlerdir. Bunlar ya tevâtür yoluyla
olur (yani, yalan üzerine ittifâk etmeleri aklen caiz olmayan bir topluluğun
kendisi gibi topluluğa, onların da kendileri gibi topluluklara nakletmeleri) ki
bu, namaz rek’atlarının sayısı, namazın rükünleri vb. olup, zarurî ilmi
gerektirir. Veya haber-i müstefid (tevâtür derecesine ulaşmayan haber) olarak
nakledilir. Bu da mükteseb ilim meydana getirir. Zekâtın nisâbları, haccın
rükünleri gibi, yahut da haber-i âhâd olarak nakledilir. Râvilerin bu nevi
rivâyetleri ilmi gerektirmese de, kendisiyle amel etmeyi gerektirir. Sünnetin
delîllerinin vecihleri de, daha önce zikredilen Kur’ân-ı kerîmin delîllerinin vecihleri
gibidir. Yani onda da âmm, hâss, mücmel, müfesser, sarih, kinâye, nâsih,
mensûh, hitabın delîli ve mefhûmu, emir, nehiy, haber vb. hükümler vardır.
Şer’i hüküm vermede muteber olan icmâ’a gelince:
İcma; bu ümmetin, asırlarından herhangi bir asrın âlimlerinin
şer’î bir hüküm üzerinde ittifak etmelerine mahsûstur. Ümmet-i Muhammed dalâlet
üzerinde ittifâk etmez.
Şer’i mes’elelerdeki kıyâsa gelince: Bununla, hakkında nass
(kitab ve sünnetten bir hüküm) ve icmâ’ bulunmayan şeyin hükmü bilinir...


