"Bu ok nereye düşerse mezarımız orası olsun!"

02/03/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Osmanlı sultanları Emîr Sultan hazretlerine hürmet eder, sefere çıkacaklarında huzuruna gelip, müstecâb dualarını alırlardı. Onun eliyle kılıç kuşanırlardı...
 
Bugün, Emîr Sultan hazretlerinin vefat yıl dönümüdür. (2 Mart 1430) Bu mübarek zat, Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşayan büyük âlim ve velîlerdendir. 1368 (H.770) senesinde Buhârâ'da doğdu. Soyu, Peygamber efendimize dayanır. Yani seyyiddir. Ona, Buhârâ'da doğduğu için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emîr Buhârî", Yıldırım Bâyezîd Han'ın dâmâdı olduktan sonra da "Emîr Sultan" denilmiştir...
Emîr Sultan hazretleri "Kerâmetler Sultânı" diye de anılmıştır. Zamanındaki Osmanlı sultanları kendisine hürmet eder, sefere çıkacaklarında huzuruna gelip, müstecâb dualarını alırlardı. Onun eliyle kılıç kuşanırlardı...
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyurdu ki:
"Emîr Sultan hazretleri, ledünnî ilme sâhipti. Bu ilim yetmiş iki derecedir. İlk derecesinde olan, bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakmakla damlalarının adedini, bir çöle bakınca kumlarının sayısını bilir."
            ***
Emîr Sultan hazretlerinin bir yayı ve sadakta (ok torbası) sadece bir tek oku vardı. Bunlar, gazâda kullanılmak üzere asılı dururdu. O yaya o oku koydukları zaman, kırk ok çıkar, kırk kişiye isâbet ederdi. Her nereye atmak isterse, onu bir talebesine verir, o tarafa atmasını emrederdi...
Şeyh-ül-İslâmın da hazır bulunduğu bir gün, Emîr Sultan hazretleri, okunun ve yayının getirilmesini istedi. Getirilen ok ve yayın, Şeyhülislâma verilmesini emir buyurdu. Yay ile oku, Şeyh-ul-İslâma verip; "Oku doğuya doğru at. Nereye düşerse, mezarımız orası olsun" buyurdu. Şeyh-ül-İslâm, emîrleri üzerine oku attı. Ok, şimdiki türbenin olduğu yere düştü. Orası, o zaman ağaçlık ve yeşillik idi. Hâlbuki ok atılan yer ile, düştüğü yer arası çok uzak idi. Normalde bir okun oraya gitmesi mümkün değildi. Zîrâ okun düştüğü yer, üç atımlık mesâfe idi...
Emîr Sultan hazretleri miladi 1430 (H.833) senesinde 63 yaşındayken Bursa'da vebâ hastalığından vefât etti. Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerinin yıkayıp, cenâze namazını kıldırmasını vasiyet etmişti. Vefât ettiği gün Hacı Bayrâm-ı Velî mânevî bir işâretle Bursa'ya geldi. Gasil ve tekfin işlerini yaptı ve cenâze namazını kıldırdı. Okun düştüğü yer olan Bursa'nın doğu kısmında yüksekçe bir yere günümüzde kendi ismiyle anılan semte defnedildi...
Türbesi yapılırken türbeyi yapan zât, rüyâsında Emîr Sultan'ı gördü. Ona; "Şurayı şöyle yap, burayı böyle yap" diye, türbesi bitinceye kadar, her gece rüyâda emir verdi. O zât, türbe yapımını bitirdikten sonra, bir daha o mübareği rüyâsında göremediğini söyledi...
Allahü teala cümlemizi şefaatlerine nail eylesin. Âmin...