Özür kabul eden ve affeden derviştir...
29/11/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil
ile karşılamalı, hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir.
Lâlîzade Abdülbaki Efendi, Lâli Mehmed Fenaî Efendinin oğu olup
Bayramîye şeyhlerindendir. Edirne’de doğdu. Önce babasından, onun vefatından
sonra da İstanbul’a giderek Şeyh Murad Nakşibendi'den sülûkünü tamamladı. 1159
(m. 1746)’da İstanbul’da vefat etti. Buyurdu ki:
Her işte iyi niyet yapmalıdır. Kalb ile hâlis [Allahü teâlâ
emrettiği için] niyet etmedikçe, hiçbir ibâdete başlamamalıdır. Faydasız [hele
zararlı olan] şeylerle vakit geçirmemeli. [Îmanı, Ehl-i sünnet âlimlerinin
bildirdiklerine uygun olan ve şeriatı öğrenip, bunlara göre amel eden sâlih
kimseleri bulamayan] uzlet etmeli [yâni işi ile, helâl kazanmakla, Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarını okumakla, vakitlerini kıymetlendirmelidir. Hadis-i
şerifte, (Hikmet [faydalı şeyler], on kısımdır. Bunların dokuzu, uzlet etmek,
biri de az konuşmaktır) buyuruldu. Arkadaşlarla, lüzûmlu şeyleri öğretecek ve
öğrenecek kadar görüşmeli, diğer vakitlerini ibâdet ile, kalbi temizleyecek
şeylerle geçirmelidir.
Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılamalı,
hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir. Herkesin özrünü kabûl etmeli, kabahatlerini
affetmeli, zararlarına karşılık yapmamalıdır. Dervîşlik, yalnız, namaz, oruç ve
geceleri ibâdet yapmak değildir. Bunlar, herkesin yapacağı kulluk
vazîfeleridir. Dervîşlik, kalb kırmamaktır. Bunu yapabilen, Allahü teâlânın
rızasına kavuşur, velî olur.
Muhammed Sâlim hazretlerine, (Bir kimsenin velî olduğu nasıl
anlaşılır?) dediklerinde, (Tatlı dili, güzel ahlâkı, güler yüzü ve cömerdliği
ve münâkaşa etmemesi ve özürleri kabûl etmesi ve herkese merhamet etmesi ile
anlaşılır) buyurdu. [Velî, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş sâlih insan
demektir.] Fütüvvet [mertlik], düşmanlık edene iyilik yapmak, seni sevmeyene
ihsânda bulunmak ve sevmediğin ile de tatlı konuşmaktır.)
Az konuşmalı, az uyumalı ve az gülmelidir. Çok kahkaha, kalbi
öldürür. [Allahü teâlâyı unutturur.] Her işi, Allahü teâlâya havâle etmeli [yâni,
sebeplere yapışmalı. Fakat sebeplerin tesir etmesini, Allah'tan beklemelidir].
Hiçbir farzı kaçırmamalı ve geciktirmemelidir. Cüneyd-i Bağdâdî
hazretleri buyuruyor ki: (İhtiyaçlardan kurtulmanın ilâcı, muhtaç olduğun şeyi
terk etmektir. Her ihtiyacını [hâsıl edecek sebebi] Allah'tan beklemelidir).
Hadis-i şerifte, (İnsan, ihtiyaçlarını, Allaha havâle ederse, ihtiyaçlarını
[husûle getirecek sebepleri] ihsân eder) buyuruldu.


