"Affın, intikam almaktan efdal olduğunu unutma!”
05/12/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
Başkalarının kendisi hakkında ettikleri hatâ
ve kusurları affetmelidir.
Hamîdüddîn Fergânî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 805 (m. 1403) senesinde Tebrîz civarında Merâga’da doğdu.
Bağdad ve Kâhire’ye gidip fıkıh ilmi tahsil etti. Sonra Şam’da tahsiline devam
etti. İcazet alarak talebe yetiştirdi. 867 (m. 1463) senesinde Şam’da vefât
etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Allahü teâlâya tevekkül etmelidir. Tevekkül, rızık ve sâir
işleri husûsunda Allahü teâlâya dayanmaktır. Sebeplere yapışmak, tevekküle
zarar vermez. Onun için muhtaç olanlara çalışarak kesb (kazanmak) farz kılındı.
Sanatına, malına, kuvvetine, beye, kadıya, kadıaskere ve başkalarına
güvenmemelidir. Bunların hepsi âciz birer kuldur. Allahü teâlâ murâd etmeyince
onlar, hiçbir şey yapamazlar...
Tevâzu sahibi olmalıdır. Tevâzu, kendisini herkesten aşağı
görmektir. Bu, kullar için büyük fazilettir. Kişinin tevâzu göstermesi
güzeldir. Ancak kendini çok çok aşağı kılmak, tabasbus, yaltaklanmak kötüdür.
İlim talibinin dînini öğrendiği hocasına ve bu ilmi birlikte tahsil eden
arkadaşlarına aşırı tevâzuu kötü değildir. İnsanlara nasihat edip, Allahü
teâlânın emir ve yasaklarını bildirmelidir. Nasihat etmek, başkalarının iyi
yolda olmasını istemektir, vâcibdir. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem); “Din nasihattir” buyurdu. Allahü teâlâya hüsn-i zan etmek vâcibdir.
Salah ve fesâd ihtimâli olan işlerinde müminlere hüsn-i zan etmek mendûbdur.
Günah işlediği görülmeyen (âdil olan) müminlere hüsn-i zan vâcibdir. Sû-i zan
haramdır. Mümkün oldukça sâlih olduğunu düşünmek lâzımdır.
Başkalarının kendisi hakkında ettikleri hatâ ve kusurları
affetmelidir. Nitekim Bekâra sûresi 237. âyet-i kerîmede meâlen; “Sizin
affetmeniz, takvâca daha yakındır. Af, intikam almaktan efdaldir” buyuruldu.
Resûlullah; “Ey Eshâbım! Cennette derecenin ziyâde olmasına sebep olan şeyi
sizlere haber vereyim mi?” buyurunca, Eshâb-ı kirâm (radıyallahu anhüm); “Evet,
yâ Resûlallah” dediler. Resûlullah; “Sana cahillik edene sen yumuşaklık göster.
Sana zulmedeni, sen affeyle. Sana vermeyene, sen ver. Sana gelmeyene sen git”
buyurdu.
İbn-i Kays anlatır: “Bir câriyem var idi. Bir gün ocakta
pişirdiği yemeği getirirken elindeki tencereyi düşürüp, kızgın yemeği
kucağımdaki çocuğun üstüne döktü. Çocuk öldü. Câriyenin korkudan beti-benzi
attı. 'Korkma ey câriye! Seni azâd eyledim' dedim.”
İşte bu iş müttekîlerin işidir. Bu hikâyedeki gibi, günde yüz
kerre affetmek caizdir. Allahü teâlâ, o kimsenin yüz türlü günâhını affeder.


