Herkes kalbini yoklarsa kimi çok sevdiğini anlar!

12/02/2023 Pazar Köşe yazarı V.T

"Herkes neyi severse onun zikrini çok eder. Allah'ı seven Allah'ı, Resûlullah'ı seven O'nu çok anar."

 

Hâkan Es-Sûfî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Türk asıllı olup Bağdât'a yerleşti. Zamânının büyüklerinden ders aldı. Ebû Abdullah bin Hafif'le sohbet etti. 892 (H. 279) yılında vefât etti. Câfer Huzâî eş-Şirâzî, onun kerâmet sâhibi bir zât olduğunu söylerdi. Çok talebe yetiştirdi. Talebelerinden İbn-i Fadlan er-Râzî anlatır:
"Babamın Bağdât'ta bir dükkânı vardı. Ona yardım ederdim. Bir gün ben dükkânda iken Hâkan Es-Sûfî hazretlerinin geçmekte olduğunu gördüm. Onun kim olduğunu bilmiyordum. Bağdât fakirlerinden zannettim. Geçip gittikten sonra yerimde duramaz oldum. Peşinden koşup selâm verdim ve cebimde bulunan bir dinârı eline koydum. O bana hiçbir şey söylemeden uzaklaştı. Peşine düştüm Şünûziyye Câmiine girdi. Onu tâkip ediyordum. Avluda oturan fakirlerden birine elindeki parayı verdi ve namaza durdu. Parayı alan fakir dışarı çıkıp çarşıya gitti. Yiyecek bir şeyler aldı. Getirip arkadaşlarıyla berâber yediler. Hâkan Es-Sûfî hazretleri namaza devam ediyordu. Onlar yemeği yiyip bitirdikten sonra yanlarına gelip;

-Size verdiğim parayı nereden buldum biliyor musunuz? dedi. Onlar da;

-Bilmiyoruz, söyleyin de bilelim, dediler.

-Bu dinârı bana bir genç verdi. Bu zamana kadar onu dünyâya düşkün olmaktan kurtarsın diye Allahü teâlâya hep duâ ederdim. Allahü teâlâ da onu kurtardı, buyurdu...

Bundan sonra ben elimde olmayarak gidip eline sarıldım ve 'Doğru söylüyorsunuz üstâdım' dedim ve talebesi olmakla şereflendim."

Hâkan Es-Sûfî hazretleri bir sohbetinde buyurdu ki: Bir kimseyi bilmek istersen kendisine sorma, yakınlarına bak. Eğer onun yakınları şerli ise araştırmaya lüzûm yoktur. Hemen ondan kaç. Eğer yakınları hayırlı ise ona yaklaş. Meselâ bir âlim etrafında toplanan talebelere ve bir şeyh etrafında toplanan dervişlere bakmalı, eğer bunların işlerinde İslâmiyet'e zıt hâller görülürse onların reisleri de gerek âlim, gerek şeyh, hiç şüphe yoktur ki, dünyâ ehlidir. Eğer hâlleri İslâmiyet'e tam uyuyorsa âhiret ehlidir. Herkes neyi severse onun zikrini çok eder. Allah'ı seven Allah'ı, Resûlullah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) seven O'nu, evliyâyı seven evliyâyı çok zikreder, anar. Yâni hiç hatırından çıkarmaz. Nitekim çocuklarını, hanımını, tarlasını, bağını, bahçesini, parasını seven bunları hiç gönlünden çıkarmadığı gibi. Herkes kalbini yoklarsa kimi çok sevdiğini anlar. Herkes sevdiği ne emrettiyse onu cânı gibi yerine getirir. Bâzısını yapar, bâzısını yapmazsa sevgisi az, hiç tutmazsa sevmediği anlaşılır.