"Ağzı kapalı kap, nisan yağmuruna kavuşamaz"

25/02/2022 Cuma Köşe yazarı V.T

İnsanların, Allahü teâlâdan gelen nîmetlere nâil olamamaları, ondan yüz çevirdikleri içindir.

 

Abdullah bin Şeyh Ali hazretleri büyük velîlerdendir. Hadramût'un Terîm şehrinde doğdu. Zamânının büyük âlimlerinden çeşitli ilimleri tahsîl etti. Tasavvuf ehli zâtların sohbetlerinde bulunup tasavvufta ilerledi.  1627 (H.1037) senesinde Yemen'in Veht köyünde vefât etti. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Allahü teâlânın feyizleri, nîmetleri, ihsânları, yâni iyilikleri, her ân, insanların iyisine, kötüsüne herkese gelmektedir. Herkese mal, evlat, rızık, hidâyet, irşâd ve selâmet ve daha her iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir. Fark, bunları kabûlde, alabilmekte ve bazılarını da alamamak sûretiyle, insanlardadır.  Nitekim güneş, hem çamaşır yıkayan adama, hem de çamaşırlara, aynı şekilde, parlamakta iken, adamın yüzünü yakıp karartır, çamaşırlarını ise beyazlatır.

Allahü teâlâ, bütün insanlara çok acıdığı için, dünyanın her tarafındaki, her insanın, her âilenin, her cemiyetin ve milletin, her zamanda ve her işlerinde nasıl hareket etmeleri lâzım geleceğini, dünyada ve âhirette rahat etmeleri ve saadet-i ebediyyeye kavuşmaları için, işlerini ne yolda yürütmeleri ve nelerden kaçınmaları lâzım geldiğini, Kur'ân-ı kerimde bildirdi.

İnsanların, Allahü teâlâdan gelen nîmetlere nâil olamamaları, ondan yüz çevirdikleri içindir. Yüz çeviren, elbette bir şey alamaz. Ağzı kapalı bir kap, nisan yağmuruna elbette kavuşamaz. Evet, yüz çeviren birçok kimsenin, nîmetler içinde yaşadığı görülüp, mahrum kalmadıkları zan olunuyor ise de, bunlarda nîmet olarak görülenler, hakîkatte azap ve felaket tohumlarıdır. Mekr-i ilâhî ile, istidrâc olarak, yâni Allahü teâlânın aldatarak, nîmet şeklinde gösterdiği musîbetlerdir. O kimseleri harap etmek için ve daha ziyâde azıp, sapıtmaları içindir. Nitekim, Mü'minûn sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (Kâfirler, mal ve çok evlat gibi dünyalıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz sanıyor. Peygamberime inanmadıkları ve dîn-i islâmı beğenmedikleri için, onlara mükâfat mı ediyoruz, diyorlar? Hayır, öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların nîmet olmayıp, musîbet olduğunu anlamıyorlar) buyurulmuştur. O hâlde, Hak teâlâdan yüz çevirenlere verilen dünyalıklar, hep haraplıktır, felakettir. [Şeker hastasına verilen tatlılar, helvalar gibidir. Onu bir ân evvel helâke sürükler. Allahü teâlâ, bizleri, böyle olmaktan korusun!