"Onları kendime tercîh ederim"

24/02/2022 Perşembe Köşe yazarı A.U

Hazret-i Hüseyin henüz küçüktü ve dedesinin evindeydi.

Bir zaman sonra annesine gitmeyi arzuladı.

Hava ise yağmurluydu.

Çıksa ıslanacaktı.

Efendimiz duâ etti.

Yağmur durdu.

Hazreti Hüseyin evine vardı.

Yağmur tekrar başladı...

● ● ●

Bir gün de Resûlullah Efendimiz, hazret-i Hüseyin'i sağ dizine, oğlu İbrâhîm'i de sol dizine aldı.

Onları sevdi.

O ara, Cebrâil aleyhisselâm Efendimize gelip; "Hak teâlâ bu ikisinden birini alacak, birini seç!" dedi.

Efendimiz üzüldü.

Ve cevâbında;

"Hüseyin vefât ederse, benim canım yandığı gibi, Alî'nin ve Fâtıma'nın da canları yanar. Ama İbrâhîm giderse, en çok ben üzülürüm. Onları kendime tercîh ediyorum" buyurdular.

Üç dört gün geçti.

İbrâhîm vefat etti...

● ● ●

Hüseyin (radıyallahü anh) Resûlullah Efendimizin yanına her gelişinde, Efendimiz onu öper ve “Selâmet ve saadet o kimseye olsun ki, oğlum İbrahim'i ona fedâ ettim" buyururdu.

O, hem güzeldi.

Hem de nûrluydu.

Öyle ki, karanlık gecelerde etrâfını aydınlatırdı...