"Bu ne hâldir?.."

06/02/2023 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Nasûhî Efendi, Allah adamlarındandır.

Sakız Adası zaferinden sonra dergâhın borçlarını ödemekle meşguldü ki, Sakız’ı fetheden Hüseyin Paşa dergâha geldi.

Ve tevâzu gösterdi.

Saygı ve hürmetle bu büyük Velî’yi konağına dâvet etti.

Nasûhî Efendi dâvetini kabul etti.

Paşa’nın konağına vardı.

Paşa, saygıyla ayağa kalktı.

“Buyurunuz” dedi.

Hürmetle içeri aldı.

İltifâtlarda bulundu.

Mübârek zât, Paşa’nın bu hâl ve hareketine hayret etti!

Kalbinden;

"Bu ne hâldir?” dedi.

Bir mânâ veremedi.

Çünkü Paşa, Nasûhî Efendi’ye daha önce böyle yakınlık göstermez, iltifat etmezdi.

Şimdi böyle ilgilenmesi dikkatini çekti.

Sebebini soracaktı.

Ama lüzum kalmadı.

Zîra kendisi anlattı.

Nasûhî Efendi'ye dönüp;

"Efendi hazretleri! Bize niçin yabancı gibi bakıyorsunuz? Sakız önündeki şiddetli muhârebede bize zaferi müjdeleyen siz değil miydiniz?" dedi.

Gerçekten de öyle olmuştu.

Nasûhî Efendi, muhârebe ânında donanma komutanı olan Hüseyin Paşa’nın bulunduğu kalyona, kerâmet olarak gelmiş, kendisine zaferi müjdelemişti.

Ve gözden kaybolmuştu.

Paşa bunu biliyordu.

Ertesi sabah geldi.

Dergâhın borçlarını sorup hepsini ödedi.

Ayrıca ne gibi ihtiyaçları varsa onları da temin etti ve bu büyük Velî’nin elini öpüp ayrıldı...