Devlet adamları çekingen ve kararsız olmamalı!..

03/03/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T

"Bu devletin ayakta kalması Allahü teâlânın istediği şeyse yeniçerileri yok ederiz!.."

 

Harputlu Abdurrahmân Efendi Anadolu evliyâsındandır. 1756 (H.1169) târihinde Elâzığ’ın Sivrice ilçesine bağlı Çöke köyünde doğdu... Küçük yaşta medresede tahsîle başladı. Sonra tahsîl hayatına Diyarbakır'da devâm etti. Daha sonra İstanbul'a gitti...

Bir gün vakit namazını kılmak için girdiği Ayasofya Câmii'nin duvarında asılı bir levhaya gözü takıldı. Levhanın altındaki kâğıtta; "Bu levhadaki ibâreyi, her kim doğru olarak hâllederse, mükâfatlandırılacaktır" yazıyordu. Hemen bir kâğıda ibâreyi bütün kâideleri ile çözen Abdurrahmân-ı Harpûtî, kâğıdın altına "Daha başka mânâların da mevcûd olduğu ibâreden anlaşılmakta ise de, kâğıdım olmadığı için bu kadarıyla iktifâ edilmiştir" diye bir şerh koyarak adını ve adresini yazdı ve tahlilnâmelerin içine bıraktı...

Ertesi gün kâğıtlar sultânın huzûrunda teker teker tetkik edildi. Bu tetkik esnasında Abdurrahmân Efendinin yaptığı tahlilin diğerlerine göre, daha yüksek bilgilerle donatılmış olduğu anlaşıldı ve Abdurrahmân Efendi irâde-i seniyye ile saraya dâvet edildi. Kendisine mesleğinin gereği kıyâfetler giydirilerek sultânın huzûruna çıkarıldı. İkinci Mahmûd Han; "Siz benim hocamsınız" diyerek yanına oturttu ve büyük iltifâtlarda bulundu. Üsküdar'da bir ev verildi ve evlendirildi. Bu sırada Osmanlı Devleti içerisinde yeniçeri isyân ve zorbalıklarının önü alınamaz bir hâle gelmişti. Bunun üzerine İkinci Mahmûd Han vezirleri ve ulemâ sınıfını toplantıya çağırdı. Abdurrahmân-ı Harpûtî hazretleri de bunlar arasında idi. Yeniçerilerin artan zorbalıklarından bahisle ne yapılması gerektiği soruldu. Sonuçta ulemâ birlik içerisinde bunların öldürülmeleri câizdir diye fetvâ verdi. Savaşın başlangıcı olmak üzere sancak-ı şerîfin çıkarılması kararlaştırıldı. Fakat sancağı şerîfin açılması çok önemli bir olaydı. Bu işin dönüşü yoktu. Yeniçeriler ile yapılacak mücâdelenin sonu ise kestirilemiyordu. Bu sebepten karar alınmasına rağmen herkeste bir tereddüt vardı. İşte bu devlet adamlarının çekingen ve kararsız hâlleri sırasında Abdurrahmân Harpûtî hazretleri söz aldı. "Bu din ve devletin ayakta kalması Allahü teâlânın istediği şeyse yeniçerileri vururuz, yok ederiz. Değilse biz de bu din ile berâber batıp gideriz, daha ne ihtimâl kaldı?" diyerek kalplerdeki şüpheleri giderdi... Herkes tek bilek tek yürek oldu. Nitekim bu inanç ve îmânla harekete geçerek Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırdılar...

Abdurrahmân Efendi 1851 (H.1267) senesinde Üsküdar'daki evinde vefât etti...