"Bu büyük acıya nasıl tahammül ederim?”
12/07/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Cennette, peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraber
olanlar...
Hasan bin Muhammed Bûrînî hazretleri tefsîr, fıkıh ve
hadîs âlimidir. 963 (m. 1556) senesinde Filistin’de Nablûs’un Bûrîniyye köyünde
doğdu. Şam’da meşhur âlimlerin derslerine devam ederek ilim tahsil etti.
İcazet aldıktan sonra Câmi-i Emevî’de ders okuttu. 1024 (m. 1615) senesinde
Şam’da vefât etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Nisa sûresi 69. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu
ki: “Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat edenler (var ya), işte bunlar, Allahü
teâlânın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve
sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ise ne güzel arkadaş(tırlar).” Bu âyet-i
kerîme, Resûlullah efendimizin âzâdlısı Sevbân (radıyallahü anh) hakkında nâzil
oldu. Şöyle ki: Sevbân, Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) çok
severdi. O’ndan ayrı kalmaya hiç tahammül edemezdi. Bir gün Resûlullah
efendimizin huzûruna girdi. Şiddetli bir üzüntüsü olduğu anlaşılıyordu.
Resûlullah ona bu hâlinin sebebini sorunca şöyle arz etti:
“Yâ Resûlallah! Hasta değilim. Fakat sizi göremeyince
kendimde şiddetli bir yalnızlık hissediyorum. Sizi görmedikçe bu sıkıntıdan
kurtulamıyorum. Sonra âhıret hatırıma geldikçe, orada sizi görememekten de
korkuyorum. Çünkü siz diğer peygamberlerle (aleyhimüsselâm) birlikte İlliyyîne
(Cennetteki çok yüksek derecelere) yükseltilirsiniz. Sizin dereceniz pek yüksek
olduğundan, ben Cennete girmiş olsam bile yine sizinle beraber olamam ve sizi
göremem. Cennete giremezsem zâten hiç göremem. Bu büyük acıya ise nasıl
tahammül ederim?” Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu.
Âyetin nüzûl sebebi hakkında başka rivâyetler de olup,
bunlardan biri şöyledir:
Yine Rivâyet edildiğine göre,
Ensârdan bir zât ağlayarak, Peygamber efendimizin huzûruna geldi. Resûlullah
efendimizin ona; “Niçin ağlıyorsun?” diye sorunca, o zât şöyle cevap verdi: “Yâ
Resûlallah! Allahü teâlâya yemîn ederim ki, ben sizi canımdan, çoluk-çocuğumdan
ve malımdan daha çok seviyorum. Çoluk-çocuğum arasında bulunurken sizi
hatırlayınca hemen hasretiniz gönlümü dağlıyor. Göremeyince deli gibi oluyorum.
Hem siz Cennette diğer peygamberlerle birlikte en yüksek derecelerde
bulunursunuz. Bizler, Cennete girsek bile aşağı derecelerde bulunuruz. O zaman
biz sizleri göremeyiz.” Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu.
