"Melekût kapısını açlık ile çalın!.."

26/01/2019 Cumartesi Köşe yazarı V.T

“Ne zaman doyuncaya kadar yemek yesem, ya bir günah işlerdim veya bir günâha kastederdim.” 

 
Muhammed Mürşidî hazretleri evliyânın büyüklerinden olup fıkıh ve kırâat âlimidir. 738 (m. 1337)’de Mısır’da Münye’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
Hadîs-i şerîfte; “Açlık nûr, tokluk zulmettir” buyurulmuştur. Yine hadîs-i şerîfte; “Melekût kapısını açlık ile çalın. Çünkü bu kapının anahtarı açlıktır” buyuruldu. Bir şiirde şöyle denilmiştir:
“Eğer bedenini beslersen fil olursun./Rûhunu beslersen melek gibi olursun.”
Acıkmadıkça yememeli, yiyince helâlinden yemelidir. Az yemelidir. Yemeğe Besmele ile başlamalı, yemekten sonra Allahü teâlâya hamdetmelidir. Yemeği, vücudun sağlık, sıhhat, afiyet sahibi olup, ibâdet ve tâat için kuvvet kazanmak niyeti ile yemelidir. Ancak böyle yapılırsa, kemâl mertebesine ulaşılabilir.
Zünnûn-i Mısrî hazretleri buyurdu ki: “Ne zaman doyuncaya kadar yemek yesem, ya bir günah işlerdim veya bir günâha kastederdim.”
Nefse, ancak açlıkla boyun eğdirilir. Çok yemek öyle kötü bir mertebedir ki, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Kâfir olanlar ise (dünyâda) zevklenmeye bakarlar. Hayvanlar gibi yerler, içerler. Hâlbuki ateş, (âhirette) onların yeridir” buyurmuştur (Muhammed-12) 
Abdullah İbni Abbâs buyurdu ki: “Mümin olan herkesin rızkını Allahü teâlâ ezelde helâlden takdîr etmiştir. Kul sabrederse, bu rızkına helâlden kavuşur. Şayet sabretmez, sabırsız davranırsa, bu defa harama dalar. Allahü teâlâ da onun haramdan yediği kadar helâl rızkından eksiltir.”
Yine buyurdu ki: “Allahü teâlânın size vazîfe olarak emrettiği farzları yapınız. Bu hususu kolaylaştırmasını Allahü teâlâdan dileyiniz. Allahü teâlâ kulunun niyetinin hakîkatini bilir. O, dilediğini yapar.”
Bilâl bin Sa’d buyurdu ki: “Zikir ikidir. Birisi dil ile zikirdir ve güzeldir, ikincisi, hâl ile zikirdir. Bu ise en güzeldir.”
Muhammed Mürşidî hazretleri, vefatından önce şöyle dua etti:
"Ey hiçbir şeye benzemeyen Sultan! Ey hareket ve durmaktan münezzeh ilâh! Zâtın, cihetten ve taraftan beridir. Sıfatın, noksanlıktan âridir. Ebrârın (iyilerin) nefislerini günah eserlerinden temizleyen sensin. Zikredenlerin kalpleri, ancak zikrin ile sükûnet bulur. Âriflerin sineleri, senin ma’rifetin ile genişler. Ey kalplere nûr veren! Ey kederleri gideren! Duâ ile kullarının kalplerini genişletirsin. Her şeye gâlip olan kuvvetinle, evliyâ kullarının rûhlarına kuvvet verirsin."