"Kimseyi kıyafetine göre değerlendirme!"

25/01/2019 Cuma Köşe yazarı A.D

Fakir ve eski elbiseler içinde bir âlim, mahkemede üst sıralarda bulduğu boş bir yere oturur. Mahkemenin kadısı adamcağıza sert sert bakar!..
 
 
Din büyükleri "Kibir, Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır. Büyüklenerek 'ben' demek feyiz ve bereketi keser" buyuruyorlar... Allahü teâlânın sıfatları değil, bizzat zatı kibirliye düşmandır. Cenâb-ı Hak, "Kibriya ve azamet bana aittir" ve "Kibirli olanı asla affetmem yakarım" buyuruyor. Peygamber aleyhissalatü vesselam da, "Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez" buyuruyor... Kibir şeytanın sıfatı ve kovulma sebebidir. İlmi ile kibirlenmek ise büyük felakettir. Şu menkıbe, bu hususu ne de güzel anlatıyor...
Bir zamanlar fakir, elbisesi eski fakat tertemiz bir âlim, bir mahkemede üst sıralarda bulduğu boş bir yere oturur. Mahkemenin kadısı (hâkimi) gerek giyiminden gerekse tanımadığından olacak ki, sert sert bakar. Bunun üzerine, kadının bir adamı, fakirin yanına gelerek;
-Buradan kalk. Herkes meclisin üst tarafına layık olamaz. Senin yerin aşağısı, der.
Âlim de kalkar ve aşağılarda bir yere oturur...
Derken âlimler bir fıkhi meselede tartışmaya başlarlar:
-Dediklerini kabul edemem, sen bu konuyu bilmiyorsun, şeklinde birbirlerine üstünlük kurma mücadelelerini sürdürürler. Bir karmaşadır gider...
Fakir âlim dayanamaz kalkarak söz alır:
-Lütfen bir kere de beni dinler misiniz? Bu konuda benim de söyleyeceğim birkaç söz var.
-Buyurun, iyi bir şeyler biliyorsanız söyleyin.
Âlim, çok güzel bir üslup ve konuya hâkimiyeti ile onları ikna etmekle kalmaz aynı zamanda gönüllerini de fetheder. Sözünü öyle bir yere getirir ki, kadı efendi, hatasını anlar, onun faziletini de takdir ederek, askıdaki cübbesini, sarığını alıp ona vermek ister. Ancak o kabul etmez. Kadı efendi şöyle der:
-Yazıklar olsun bizlere ki, senin kıymetini anlayamadık. Meclisimize teşrifinizden dolayı teşekkürlerimizi sunamadık. Sizin bu kadar fazilet ile meclisin alt tarafına oturmanızdan dolayı çok müteessirim.
Kadı efendiden sonra, adamı da gelir, biraz önce kalbini kırdığı fakir âlimin gönlünü almaya çalışır. Kadının takdim ettiği sarığı, fakir âlimin başına sarmaya çabalar. Ancak mütevazı fakir âlim şu ibretli cevabı verir:
-Dur, ben o sarığı sarmam. Çünkü elli arşınlık bu sarığı sararsam, bana kibir gelebilir. Yarın eski elbiseli birisini görürsem, onları beğenmezlik edebilirim. O sarık başımda oldukça, beni görenler halkı gözümde küçük göstermeye uğraşırlar. Sen sen ol, kimseyi sarığına, kıyafetine göre değerlendirme!