“Nefis, gerçekten kötülüğü şiddetle emreder!..”
17/12/2025 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Nefsin arzu ve isteklerine muhalefet
etmelidir. Zîrâ nefsin arzu ettiği şeylerin hepsi zararlıdır.
Ahmed bin Muhammed Guneymî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh
âlimlerindendir. 964 (m. 1557) senesinde Mısır’da doğdu. Orada meşhûr
âlimlerden ilim öğrenerek yetişen Guneymî, ilim öğrenmek maksadıyla Anadolu’ya
geldi. Büyük âlimlerin derslerinde bulundu. Mısır’da o zamanda bulunan Hanefî
mezhebi âlimlerinin en büyüklerinden ve en önde gelenlerinden oldu. 1044 (m.
1634) senesinde vefât etti. Guneymî hazretleri çok eser yazmış olup,
“İrşâd-ül-ihvân” isimli eserinde şöyle anlatır:
Nefsin arzu ve isteklerine muhalefet etmelidir. Zîrâ nefsin arzu
ettiği şeylerin hepsi zararlıdır. Hiçbir faydası yoktur. Nitekim Kur’ân-ı
kerîmde Yûsuf sûresi 53. âyet-i kerîmede meâlen; “Nefs, gerçekten kötülüğü
şiddetle emreder” buyuruldu.
Birkaç çeşit nefis vardır: Nefs-i emmârenin özellikleri: Buhl,
hırs, cehil, kibir. Nefs-i mühmelenin özellikleri: Kanâat, tevâzu, tövbedir.
Nefs-i râdiyenin özellikleri: Kerâmet, ihlâs, riyâzettir. “Kıyâmet günü iyi
nefs de kötü nefs de pişman olacaktır. İyiler, daha fazla iyilik etmediklerine;
kötüler, kötülüklerinin daha az olmadığına pişman olacaklar” buyurulmuştur.
Eğer Allahü teâlâ ile ilgili ise; kazası lâzım olan ibâdetleri kaza etmeli,
keffâreti lâzım olanların keffâretini yerine getirmelidir. Meselâ oruç
keffâretinde, kaza için bir gün keffâret için altmış gün oruç tutmalıdır.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) bir gazâda, kâfirlerden biri ile vuruşup
onu alta düşürdü, göğsüne bastı, öldüreceği sırada, kâfir yattığı yerden
Hazreti Ali’nin mübârek yüzüne tükürdü. Hazreti Ali (radıyallahü anh) onu
katletmekten vazgeçip ayağa kalktı. Kâfiri serbest bıraktı. Adam bu işe hayret
etti. “Yâ Ali! Beni katletmeye yatırdın. Yüzüne tükürdüğüm için, bana daha çok
eziyet ederek öldüreceğin yerde, beni serbest bıraktın. Sebebi nedir?” dedi.
Hazreti Ali; “Seni katletmeye azmettiğimde, azmim Allah rızâsı içindi. Yüzüme
tükürünce kalbime gadab geldi, sana kızdım. Derhâl hatırıma; gadabını def edip
yutanlar için Allahü teâlânın Cennet vadeylediği geldi. Bu yüzden seni
salıverdim” buyurdu. Kâfir, bu hâlden ibret alıp îmânla şereflendi. Kalbini
güzel ahlâkla donatmak böyle olur. Yoksa bir kimseden bir miktar sıkıntı görünce,
mukâbele edip, ona iki misli kötülük etmek, güzel ahlâk sahibinin husûsiyeti
değildir. Böyle yapmak kötülenmiştir.


