"Cennette ebedî, sonsuz olarak yaşarsınız...”
20/06/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
“Ebedî olarak yaşamak istiyorsanız, Allahü teâlânın
emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız!.."
Sincârî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Kuzey Irak’ta Bazâr kasabasında yaşadı. Onüç yaşında
Bağdad’a gitti. Orada büyük âlimlerden fıkıh, tefsîr, kelâm, hadîs ve tasavvuf
ilimlerini öğrendi. Altıncı asrın sonlarında, Bazâr’da vefât etti. Kalblere
şifâ olan pek güzel sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Allahü teâlâ, sevdiği kulunun
kalbine, kendini arzu etme isteğini yerleştirir.”
“Talebe iki kısımdır. Mürîd
olanlar severler, kalblerine kendilerine âit olan bir isteği, arzuyu
getirmezler. Gayretleriyle tasavvuf derecelerine yükselmeye başlarlar. Murâd
olanları ise sevilirler, davetlidirler, çekilirler ve yükseltilirler. Onun için
murâdlar çok kıymetlidirler. Murâd olunanların başı ve sevilenlerin önderi
Muhammed aleyhisselâmdır. Başkaları ona tufeyl olarak, yanı sıra kabûl
olunmaktadırlar. Onlara aradığını buldururlar ve gideceği yolu tamamlarlar.
Artık onların nazarında kâinatın hiçbir kıymeti yoktur. Hep Allahü teâlâyı
düşünürler. Bu yolda fenâ makamına kavuşurlar.”
“Zühd, üç kısımdır. Farz olan,
fazilet olan ve Hakka yakınlığa sebep olan zühddür. Haramlardan kaçmakla
yapılan, farz olan zühddür. Şüpheli olanlardan kaçmak da fazilet olan zühddür.
Mübahların fazlasından sakınmak da, Hakka yakınlığı sağlayan zühddür.”
“İhlâs, bütün işleri, insanların
rızâsı için değil, Allahü teâlânın rızâsı için yapmaktır.”
“Ebedî olarak yaşamak
istiyorsanız, Allahü teâlânın emirlerini yapınız, yasaklarından kaçınınız ve
cenâb-ı Hakkı devamlı hatırlayınız. Ondan gelenlere râzı olunuz. O zaman,
âhıretinizi kazanır, Cennette ebedî, sonsuz olarak yaşarsınız.”
“Kim Allahü teâlânın ibâdeti ile
bir saat meşgûl olursa, Allahü teâlâ ona rahmeti ile nazar eder.”
“Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti
zikri sevmektir.”
“Her denizin kenarı (sonu)
vardır. Her günün gecesi vardır. Peşinden gece gelmeyecek gün, kıyâmet günüdür.
Nihâyeti olmayan deniz, Allahü teâlânın rahmet deryâsıdır.”
“Semâ tavanının seyyareleri
olduğu gibi, her bir gaflet ve hatânın da bir keffâreti vardır. Müminlerin
günahlarının keffâreti tövbedir.”
“Sana iyilik
eden kimsenin esîri olursun. Ona karşı boynun bükük olur. Kendisine iyilik
ettiğin kimseye karşı ise, tam tersi olur. Onun için, dâima herkese iyilik
etmeli; faydalı olmaya çalışmalıdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte (Veren
el, alan elden üstündür) buyurulmuştur.”
