"Seni İslâm’a dâvete geldim"

22/11/2021 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Mekke'de, herkesin uykuda olduğu bir saatte bir gölge duvar diplerine sine sine ilerledi.

Kapıyı tıklatıp usulca seslendi:

"Bilâl… Bilâl!.."

"Kimdir o?”

"Benim, Ebû Bekr.”

Hazret-i Bilâl kapıyı açtı.

Ebû Bekr, sessizce içeri girdi.

"Seni dâvete geldim."

"Ne dâveti bu?”

"İslâm dînine dâvet.”

"İslâm dîni mi? Bu da ne demek, hem yârın olmaz mıydı?”

"Hayır Bilâl, olmazdı.”

"Neden?"

"Çünkü gizlidir. Efendinin bilmemesi lâzım. Bak Bilâl, Cebrâil ismindeki melek, aramızdan birine vahiy getirdi. Yâni yeni bir din ve Peygamber var bugün. Ben o Peygambere îmân ettim. Sen de îmân et” dedi.

Ve şöyle devam etti:

"Şu putlardan hiç İlâh olur mu? Sonra şu kız çocukları, neden diri diri toprağa gömülsünler?"

Bilâl sordu:

"Bahsettiğin Peygamber kim?”

"Muhammed bin Abdullah."

Bilâl'in siyah yüzüne, tatlı bir aydınlık yayıldı o anda.

Ve kendi kendine;

"Evet, hakîkaten Muhammed-ül emîn yüksek ahlâklı bir insan. Ebû Bekr de öyle" dedi.

Kelime-i şehâdeti söyledi.

Ve îmânla şereflendi...