S. Mehmed Saîd Arvas Hoca -1-

05/04/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Seyyid Mehmed Saîd Arvâs abimiz, hem baba, hem de anne tarafından Seyyid Fehîm hazretlerinin torunlarından idi...

 

Aslında biz, bugün ve yarın, “Unutulmuş veya ihmâl edilen bazı farzlar ve sünnetler” konusunda 2 makâle yazmayı planlamıştık. Ama dostlarımızı, sevdiklerimizi, yakînen tanıdıklarımızı birer birer kaybetmeye başladık. Bu sebeple, bugün ve yarın, âciliyetine binâen, bu konuda 2 makâle yazmayı arzu ettik.

Herkesçe bilinmektedir ki, insan için 3 türlü hayât vardır: “Dünyâ hayâtı”, “kabir hayâtı” ve “âhiret hayâtı”... 1. ve 2. hayâtlar geçici, ama 3. hayât ebedîdir. Peygamber Efendimiz “Ümmetimin ömürleri 60 ilâ 70 sene arasındadır; onların az bir kısmı bunu geçerler” buyurmuştur.

Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir şeyi yaratmadan önce her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan bir yıl içinde olacak (doğumlar, vefâtlar, terfîler, tenzîller gibi) her şeyi, şabân ayının onbeşinci (Berât) gecesinde meleklere bildirir.

Hicrî-kamerî 1441 senesinin Berât gecesinde, meleklere verilen listede, kıymetli dostlarımızdan, sevdiklerimizden Ömer Kasapoğlu, Mehmet Mert, Nuri Özelmacıklı, Nuh Düğmeci (ve hanımı), Bülend Gencer, Nedim Köker (ve hanımı), Seyyid Ubeydullah Arvas Abi (ve hanımefendisi), Merhûm Seyyid Ahmed Mekkî Efendi'nin kerîmeleri, Mustafa Kum, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Yavuz Özgün, Em. Alb. Dr. Veysel Gani… gibi hemen hâtırımıza gelen birkaç kıymetli insanı sayabiliriz.

1442 senesinin Berât gecesinde, meleklere verilen listeye ise, Seyyid Mehmed Saîd Arvas ve Enver Kılıç abilerin yazılmış olduklarını görüyoruz.

Hepsine, Cenâb-ı Hak’tan ganî ganî rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, Cennette Sevgili Peygamberimizin huzûr-ı âlîlerinde onlarla ve bütün büyüklerimizle beraber olmayı Allahü teâlâ hazretlerinden temennî ediyoruz.

Seyyid Mehmed Saîd Arvâs abimiz, hem baba, hem de anne tarafından Seyyid Fehîm hazretlerinin torunlarından idi; hakîkî ilim, sâlih amel ve ahlâk-ı hamîde sâhibi bir insandı, gayet mütevâzı idi ve hizmet ehli bir kimse idi, herkesin hizmetine koşardı. Seyyid Fehîm-i Arvâsî hazretlerinin torunlarından, emekli Van Müftîsi merhûm Seyyid Muhammed Kâsım Arvas Hocaefendi'den, Siirt-Pervari’deki merhûm Molla Münevver Efendi'den, senelerce, klasik usûlde Arabî ve dînî ilimleri tahsîl etmiştir. Zengin bir kütüphâneye sâhipti. Fıkıh ilmine, bilhâssa Şâfiî fıkhına çok vâkıftı.

Ehl-i Sünnet büyüklerini çok seven bir kimse idi. Dîn gayretine sâhipti; dâimâ insanlara bir şeyler verebilmenin gayreti içerisinde idi. Hem Diyânet İşleri Başkanlığı teşkîlâtında görevde iken (Van’da dîn görevlisi olarak), 30 sene boyunca emr-i ma’rûf yapmış; hem de emekli olduktan sonra, İstanbul’da, Kuzuluk’ta muhtelif câmi ve mescidlerde, radyoda (TGRT-FM Radyosunda) konuşmalar yapmış, Türkiye gazetesinde senelerce makâle yazmıştır. Yurt içinde ve dışında konferanslar vermiştir. [İnşallah yarın da konumuza devam edelim.]