Bir lokma için alçak dünyaya baş eğme!

10/08/2023 Perşembe Köşe yazarı V.T

Emîr Osman Efendi Osmanlı evliyasının büyüklerindendir. 1513 (H.919) senesinde Sivas'ta doğdu. 1594 (H.1003) senesinde İstanbul'da vefât etti. Küçük yaşta ilim öğrenmek için İstanbul'a geldi. Sahn-ı semân medreselerinde ilim tahsîl etti. Kırklareli'nin Vize kazasında Şeyh Alâüddîn Ali Efendinin sohbetlerinde kemale erdi ve Şeyh Gazanfer Efendinin kerîmesi ile evlendi. Şeyh Ali Efendi vefât edince, Gazanfer Efendi, halîfesi olarak onun yerine geçti. Gazanfer Efendinin vefâtından sonra, Emîr Efendi İstanbul'a gitti. Kasımpaşa'daki dergâhını inşâ ettirdi. Burada Hak tâliplerine ve ilim öğrenmek istiyenlere ders verdi. Emir Osman Efendinin şiir şeklinde söylediği nasihat dolu sözlerinden bâzıları ise şu şekildedir:
"Âkıl isen rızk için gerdûn-ı dûna eğme ser,/Âsyâb-âsâ yürü var ekmeğin taştan çıkar." (Aklı başında bir insan isen, bir lokma ekmek için alçak dünyaya baş eğip muhtaç olma. Git, değirmen gibi, sen de ekmeğini taştan çıkar. Alnının teriyle kazan ve kimseye minnet etme!)
"Yûsuf dahî olsan düşürürler seni çâha,/Ebnâ-yı zamânın işi ihvâna cefâdır." (Zamânımızın insanlarının işi gücü dâimâ halka, yakınlarına ve kardeşlerine kötülük ve eziyet çektirmekten ibârettir. Hattâ kusursuz ve en iyi kalbli bir insan bile olsan seni de hazret-i Yûsuf gibi kuyuya atmaya kalkışırlar.)

Sohbetlerinde buyurdu ki:

"Eğer insan günâhını küçük görürse, ona ehemmiyet vermez. O zaman o günâh büyük günâh hâlini alır. Eğer insan günâhını büyük görür, onun için istiğfâr eder, onu gizler ve tövbe ederse o günâh küçücük kalır."

"Kimin arzusu din, yâni âhiret olursa; bu hayırlı düşüncesi hürmetine, dünyevî işleri de âhiret işi hâline gelir. Bir kimsenin düşüncesi de dünyâ olursa; niyetinin bozukluğu sebebiyle, âhiret işleri de dünyâ işi hâline gelir."

"Şeytanın insana, gâfil olduğu bir zamanda yaptığı zarar, yüz aç kurdun, bir koyun sürüsüne yaptığı zarardan daha fazladır. İnsanın nefsinin kendisine yaptığı zarar da, yüz şeytanın yaptığı zarardan fazladır."

"Allahü teâlânın zikri ve O'na ibâdetle öyle meşgûl olmalı ki, O'ndan herhangi bir şey istemeye fırsat kalmamalıdır."

"Her kim, haram bir kuruşu alacaklısına iâde ederse, nübüvvetten bir nûra kavuşur."

"İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmayınız."