Efendimiz mahzûn idi...

20/02/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Hazret-i Hatîce vâlidemiz Efendimizle sözlü idi.

Biriyle Ona, şu haberi gönderdi:

“Etrâftan bana; (Sen zengin bir kadınsın. O fakîr kimseyle nasıl evleniyorsun?) diyorlar.

Bana, (çeyiz) diye az bir şey gönder.

Ben onu, kendi malımla çoğaltırım.

Halka, senden gelmiş gibi söylerim...”

Böyle bir haber gönderdi.

Ama Efendimizin hiç malı yoktu.

Birinden ödünç almayı düşündü.

Ama kimden alacaktı?

Hazret-i Ebû Bekir’i hâtırladı.

Doğruca Onun dükkânına gitti.

O, kapıda karşıladı Efendimizi.

Hürmetle aldı içeri.

Lâkin Onu üzgün gördü.

"Yâ Muhammed, sizi düşünceli görüyorum" dedi.

Resûl-i Ekrem:

"Evet yâ Ebâ Bekr, Hatîce'ye çeyiz olarak bir şeyler göndermem gerekiyor" buyurdu.

Hazret-i Sıddîk Onu tesellî etti:

“Üzülmeyin. Şam’dan bir kervanım geliyor.

Tamâmı yetmiş devedir.

O kervanı, çeyiz olarak Hatîce’ye gönderin" dedi.

Az bir vakit geçti.

O kervan da şehre girdi.

Hazret-i Sıddîk, vazîfeliye;

“Bu kervanı şehirde sokak sokak dolaştır. Tâ ki herkes görsün" diye emretti.

Kervanbaşı da;

“Başüstüne” dedi.

Ve emri îfâ etti.

Böylece Efendimiz rahatlamış ve Hazret-i Ebû Bekr’e çok duâ buyurmuşlardı.