Emr-i mâruf yapmak için âlim olmak gerekmez!..
29/08/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
"Bugün, en büyük emr-i mâruf nedir biliyor musunuz? Ehl-i sünnet
âlimlerinin bir kitabını vermektir."
Dinimizin emir ve yasaklarını bildirmeye emr-i
bil mâruf ve nehy-i anil münker denir. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(İçinizde, hayra çağıran, mârufu emreden ve
münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i
İmran 104]
Mâruf, dinimizin
emrettiği hususlardır. Münker ise, dinimizin yasakladığı yani
Allahü teâlânın razı olmadığı işlerdir.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapanlara, yani
dinin emirlerini bildirenlere, (Sen Allah adına nasıl konuşursun, namaz
kılmamanın günah olduğunu nereden biliyorsun) diye hakaret etmek cahilliktir.
Allahü teâlâ (Emrimi bildirin) buyurduğu için, Peygamber
efendimiz ve İslam âlimleri kimlerin Cennete; kimlerin Cehenneme gideceğini
bildirmişlerdir.
İnsanlar soğuyacak diye, âlimler dinin emirlerini
bildirmeyecek mi? Peygamber efendimiz dinin emirlerini bildirince, müşrikler
taşladılar, dinden daha çok soğudular. "Hiç bildirmeseydi, tebliğ
etmeseydi kimse soğumazdı, kimse Ona düşman olmazdı" denilemeyeceği
gibi, "Dinin emrini bildirmekle insanlar dinden soğur" demek de,
çok yanlış olur...
Emr-i mâruf yapma imkânımız yoksa sorumlu
olmayız. Ama günümüzde emr-i mâruf yapmak için âlim olmak gerekmez.
Muteber bir din kitabını birisine vermekle emr-i mâruf yapmış oluruz.
Kendimiz, kitap verecek birini bulamazsak, kitap verebilen birine (Bu kitabı
birine ver!) diyebiliriz. Yahut kitabın parasını verip, "Bu parayla şu
kitabı al, birine ver!" diyebiliriz. İmkânım yok demek geçerli bir
mazeret olmaz!..
***
Allahü teâlâ, bir gece yarısı, Cebrâil aleyhisselâma
"Filân kavmi yerin dibine geçir, onları yok et!"
diye emretti. Cebrâil aleyhisselâm da "Yâ Rabbî, şu anda on
binlerce insan teheccüd namâzında, sana ibâdet ediyorlar, onları ne
yapayım?" diye sual edince, Cenâb-ı Hak "Onları da berâber
yok et!" buyurdu.
Hazreti Cebrâil "Yâ Rabbî, hikmeti nedir?"
diye sual etti. Allahü teâlâ buyurdu ki: "Çünkü onlar, kullarıma en
ufak bir şekilde emr-i mâruf yapmıyorlar, nehy-i münker yapmıyorlar. Onlar
günâh işlerken, yüzleri bile değişmiyor!"
Efendim, zamânımızda düşmanlar çok
kuvvetli, Müslümânlar ise zayıf ve çalışmıyor. Düşmanda olanı bizim
de yapmamız lâzım. Ama insanlar keyfinde, herkes dünyâ kazancında. Hiç
Allahü teâlânın emrini düşünen, yapan yok. Evet, kendisi ibâdet ediyor. Fakat
din kardeşlerinin fısk-ı fücûra, zevk-i sefâya daldığını gördüğü
hâlde, Emr-i mâruf yapmıyor. Olmaaaz, çok yanlış. Hiç olmazsa
kitap ver, herkese dağıt. Bugün, en büyük emr-i mâruf nedir biliyor
musunuz? Ehl-i sünnet âlimlerinin bir kitabını vermektir. Biz bunu
yapıyoruz işte, elhamdülillah...
