Cemâatte rahmet, ayrılıkta azap vardır!
02/10/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Bütün evliyânın itikâdları, îmânları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet ve cemâat
itikâdındadır.
Fahrülislâm Kaffâl Şâşî hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh
âlimidir. 429 (m. 1037) senesinde Diyarbekir’e bağlı Meyâfarkîn’de (Silvan’da)
doğdu. Burada ilk tahsilinden sonra ilim öğrenmek için Tus’a ve Bağdad’a gitti.
Meşhur âlimlerden ilim tahsil edip icazet aldıktan sonra Nizamiye Medresesi’ne
müderris olarak tayin edildi. 507 (m. 1113)’de orada vefât etti. Bir dersinde şunları
anlattı:
Hadîs-i şerîfte; “Ümmetimin ayrılığı rahmettir”
buyuruldu. Dört mezhebin amel, iş bilgilerinde ayrılması böyledir. Şimdi dört
mezheb olması, Allahü teâlânın hidâyeti ve rahmetidir. Hepsi
sevap kazanmıştır. Kıyâmete kadar, bu mezheblerde olanların ibâdetlerine
verilen sevapların bir misli de, bunların mezheblerinin İmâmlarına
verilmektedir. Âlimlerin amel, iş bilgilerinde çeşitli ihtisas kollarına
ayrılmaları da böyledir. Böylece; bir kısmı hadîs, bazısı tefsîr, birçoğu da
fıkıh ve Arabî ilimlerde yetişmişlerdir. Arabî bilgilerde birçok âlim
yetişmişdir. Tasavvufcuların riyâzet çekmekte ve talibleri yetiştirmekte, ayrı
yol tutmaları da, yani çeşitli yolların meydana gelmesi de, bu hadîs-i
şerîfe uygun olmaktadır.
Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri; “İnsanları Allahü
teâlâya kavuşturan yollar, insanların sayısı kadardır” buyurdu. Bu söz de,
talibleri yetiştirmek yolunu bildiriyor. Yoksa, itikâdlarında hiçbir ayrılık
yoktur. Bütün evliyânın itikâdları, îmânları birdir. Hepsi, Ehl-i sünnet ve
cemâat itikâdındadır. Sanat sahiplerinin çeşitli iş kollarına ayrılmaları da
öyle rahmettir. Fakat, itikâdda ayrılmak, parçalanmak, böyle değildir. Çünkü,
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Cemâat rahmettir. Ayrılık azaptır”
buyurdu. “Duâ ederken, Resûlullahı vesile yapmak, O’nu şefaatçi yapmak,
O’ndan yardım istemek güzel olur. Selef-i sâlihînden ve sonra gelen âlimlerden
hiç kimse buna karşı çıkmadı. Yalnız İbn-i Teymiyye bunu inkâr ederek, doğru
yoldan ayrıldı. Kendinden önce gelenlerden, kimsenin söylemediği bir yola
saptı. Ehl-i İslâm arasında sapıklığı ile nâm aldı” buyurdu.
"Âlimlerimiz, Resûlullaha mahsûs
olan üstünlükleri bildirirlerken, duâ ederken, Resûlullahı vâsıta kılmak caiz
olur. Başkalarını vâsıta etmek böyle değildir dediler. Ma’rûf-i Kerhî
talebesine, duâ ederken beni vâsıta ediniz! Ben, Allahü teâlâ ile aranızda
vâsıtayım demiştir. Çünkü evliyâ, Resûlullahın vârisleridir. Vâris olan, vârisi
olduğu zâtın bütün üstünlüklerine kavuşur.”
