“Göz beni fitne tuzaklarına düşürdü"

21/06/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

“Göz harama bakmayı terk edinceye kadar, onun tatlı uykusunu kaçıracağım.”

 

Zâhirüddîn Muhammed Ruzrâverî hazretleri hadîs, fıkıh ilimlerinde âlim, edîb ve şâirdir. 437 (m. 1045)’de İran’da Ehvaz’da doğdu. 487 (m. 1094) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti. 

Bu mübarek zat, evinde ilmî çalışmalar yapar, Kur’ân-ı kerîm okur, sonra dışarı çıkardı. Ayrıca, zengin olup, çok sadaka dağıtırdı. Bir defasında soğuk bir günde, kendisine bir kâğıt parçası verilmişti. Kâğıtta, bir yer tarîf edilerek, falan yerde bir ev vardır. Bu evde bir kadın, dört yetim çocuğu ile aç ve elbisesiz oturmaktadır. Yardıma çok muhtaçdır, yazılı idi. Bunu okuyunca bir arkadaşını çağırdı, yiyecek ve giyecek verip: “Onlara yiyecek ve giyecek götür. Yedir ve giydir” dedi. Paltosunu çıkardı ve yemîn ederek, “Onları doyurup giydirmedikten sonra giymeyeceğim” dedi. Arkadaşı gidip, onlara yiyecek ve giyecek verdi. Sonra gelip verdiğini ona bildirdi. Soğuktan titrediği hâlde, o gelinceye kadar paltosunu giymedi. Çok hayır ve iyilik yapan bir zât idi. Şiirlerinden bazı beyitlerin tercümesi şöyledir:

“Gözün ağlayıp sızlamasına, kanlı yaşlar akıtmasına bakmadan ona ceza vereceğim.”

“Göz harama bakmayı terk edinceye kadar, onun tatlı uykusunu kaçıracağım.”

“Göz beni fitne tuzaklarına düşürdü. Eğer o harama bakmasaydı, ben sâlim olacaktım.”

“Beni ağlattı, ben de onu ağlatacağım. O baktı ve zâlim oldu.”

“Ey göz, kalb zâlim olmadı. Yaptıklarında haddi de aşamadı.”

“Sen ona hevâ ve hevesin acılarını tattırmadın. Şimdi kalb, gözyaşıyla senin yüz karanı yıkayıp temizleyecek.”

“Ey göz! Senin bana yaptıklarından, harama baktığından dolayı kalbimde sana bir düşmanlık var.”

“Ey dostlarım, ömrün büyük bir kısmı sizden ayrı mı geçecek? Bu çok zor. Eğer vefasız zaman elverir de size kavuşursam, işte o zaman mesut olurum.”

Vefât edeceği gün, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabrine gidip ziyâret etti. Ağlayarak “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; (Eğer onlar, nefslerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına Allahtan mağfiret dileseler, Peygamber de af isteseydi, elbette Allahı, tövbeleri ziyâde kabul edici, çok bağışlayıcı bulacaklardı) [Nisâ-64] buyuruyor. Ben de günahımı, cürmümü itirâf ederek huzuruna geldim. Şefaatini umarım yâ Resûlallah” diyerek çok ağladı. Sonra oradan ayrıldı ve o gün vefât etti.