Kıyâmetin yaklaştığına deliller çoktur...

11/01/2019 Cuma Köşe yazarı V.T

“İnsanların hesapları yaklaştı, hâlbuki onlar gaflet içinde olduğundan nasihat ve tâatten kaçınıyorlar.” 
 
Niğdeli Kara Yakûb hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 789 (m. 1387)’de Niğde’de doğdu. 883 (m. 1478)’de Karaman’da vefât etti. Derslerinde buyurdu ki:
Bil ki, Allahü teâlâ beş şeyi beş şeyde gizledi: 1- İnsanların, belki rastlarım ümidi ile bütün tâatları yapmaları için Allahü teâlâ rızâsını, tâatlardan bir tâat içerisinde gizledi. 2- İnsanların günâha düşmekten sakınması ve korunması için, gazâbını günahlardan bir günahın içerisinde gizledi. 3- İnsanların tesadüf ederiz ümidi ile bütün gecelerini ihyâ etmeleri için, Kadir gecesini Ramazân-ı şerîf ayında gizledi. 4- İnsanların karşılaştıkları kimselere, belki Allahü teâlânın velî bir kuludur deyip, onların duâlarına kavuşmak gayreti içerisinde olmaları ve hiç kimseyi aşağı görmemeleri için, velî kullarını insanlar arasında gizledi. 5- İnsanlar cuma günü duâda gayretli olmaları için, Allahü teâlâ cuma günü duânın kabul edileceği zamanı gizledi...
Allahü teâlâ Enbiyâ sûresinin 1. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruyor ki: “İnsanların hesapları yaklaştı, hâlbuki onlar gaflet içinde olduğundan nasihat ve tâatten kaçınıyorlar.” 
İmâm-ı Buhârî İbn-i Ömer’den “radıyallahü anhümâ” bildirir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Geçmiş ümmetlerin zamanlarına kıyas ile sizin zamanınız, ikindi vaktinden akşama kadar olan vakit gibidir.” 
Kıyâmetin yaklaştığına delîl çoktur. Bazıları şunlardır: Cahillik çok olup, ilim az olmak. Cahiller başa geçip, cahillikleri ile insanlara hükmetmek. Kadılık, müderrislik ve müftîlik gibi emânetler sahiblerine verilmemek. Âlimlerde zulüm ve fısk olup, ibâdet edenler cahil olmak. Zararından kurtulmak için, insanlara ikram olunmak. Erkek, karısına uyup, anasına-babasına muhalefet ve isyan etmek. Sonra gelenler, önce gelmiş olanlara cahil ve bir şey bilmezlerdi, demek. Emîn, güvenilecek kimseler azalıp, filân mahallede bir emîn kimse var imiş diye söylemek. Filân kimse akıllı ve nâzik kimsedir dediklerinde, aslında o kimsede zerre kadar îmân bulunmamak. Bidatler çıkıp, sünnet terk olunmak, insanlarda sevgi kalmamak. Doğru söyleyene insanlar kızıp, onu başlarından kovmaya, işinden ayırmaya çalışmak. Gençler fâsık olup, kadınlar işi azıtmak. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker terk olunup, günahla emir olunup, iyilikten nehyolunmak. Dîne âit işler ayıp sayılıp terk olunmak. Günah olan şeyler yapılıp âdet olmak. Âlimleri bırakıp, cahillere uymak.