Namazı dosdoğru kılmalı…
27/07/2025 Pazar Köşe yazarı S.K
“Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tamam yaparsa, namaz
sevinir ve nurlu olur. O namaz, kılan kimseye iyi dua eder.”
Namaz kılmayı tam ve doğru öğrenmeli ve şartlarına
uygun kılmalıdır.
Büyük İslam âlimi İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi
aleyh” (Mektûbât) kitâbının ikinci cild, altmışdokuzuncu mektûbunda
buyuruyor ki:
Kalbin Allahü teâlâ ile olması, bedenin, âzânın da
ahkâm-ı şer’iyyeyi yapmakla [İslamiyet’e uymakla] zînetlenmesi, ne büyük bir
nimettir. Bu zamanda insanların çoğu namaz kılmakta
gevşek davranıyor. Tumânînete ve ta’dîl-i erkâna ehemmiyet vermiyorlar. Bunun
için, siz sevdiklerime, bu noktayı belirtmeye mecbur oldum. İyi dinleyiniz!
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (En
büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir) buyurdu. Yâ Resûlallah!
Bir kimse, kendi namazından nasıl çalar? diye sordular. (Namazın
rükûunu ve secdelerini tamam yapmamakla) buyurdu.
Yine buyurdu ki, (Sizlerden biriniz, namaz
kılarken, rükûdan sonra tamam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine
yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz). Bir kere de şöyle
buyurdu, (İki secde arasında dik oturmadıkça, namazınız tamam olmaz).
Taberânî’nin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Evsat)ında
bildirilmiştir ki, (Bir mümin, namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini
tamam yaparsa, namaz sevinir ve nurlu olur. Melekler, o namazı göğe çıkarır. O
namaz, namazı kılmış olana, iyi dua eder ve sen beni kusurlu olmaktan koruduğun
gibi, Allahü teâlâ da, seni muhafaza etsin, der. Namaz güzel kılınmazsa, siyah
olur. Melekler o namazdan iğrenir. Göğe götürmezler. O namaz, kılmış olana,
fenâ dua eder. Sen beni zâyi eylediğin, kötü hâle soktuğun gibi, Allahü teâlâ
da, seni zâyi eylesin, der.)
O hâlde, namazları tamam kılmaya çalışmalı, ta’dîl-i
erkânı yapmalı, rükûu, secdeleri, (Kavme)yi [yani rükûdan
kalkıp dikilmeyi] ve (Celse)yi [yani, iki secde arasında oturmayı]
iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusurlarını görünce [incitmeden, uygun bir
şekilde] söylemelidir. Din kardeşlerinin namazlarını tamam kılmalarına
yardım etmelidir. Tumânînet [yani uzuvların hareket etmemesi]
ve ta’dîl-i erkânın [Bir kere sübhânallah diyecek kadar hareketsiz
durmak] yapılmasına çığır açmalıdır. Müslümanların çoğu, bunları
yapmak şerefinden mahrum kalıyor. Bu nimet, elden çıkmış bulunuyor. Bu ameli
meydana çıkarmak çok mühimdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu
ki, (Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana, yüz şehit sevabı
verilecektir).
Cemaat ile namaz kılarken safları düz yapmaya da dikkat etmelidir. Saftan
ileride ve geride durmamalıdır. Herkes, bir hizâda durmaya çalışmalıdır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, önce safları düzeltir, ondan
sonra namaza dururdu. (Safları düzeltmek, namaz kılmanın bir
parçasıdır) buyururdu.
Yâ Rabbî! Bizlere, nihâyetsiz rahmet hazinenden nasip eyle! Hepimizi doğru yoldan ayırma! [Amin]
