Ruh ile cesedin bağlılığı vardır...

09/12/2018 Pazar Köşe yazarı V.T

Her ruh, cesedine, bilinmeyen bir hâlde bağlıdır. Bu bağlılıkları, dünyadaki bağlılıkları gibi değildir. 
 
Dürrîzâde Atâullah Efendi Seksenbeşinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1142 (m. 1729)’da İstanbul’da doğdu. 1199 (m. 1785)’de hacca gitmek üzere yola çıkıp Gelibolu’ya geldiği zaman vefat etti. Cenâzesi İstanbul’a getirilip defnedildi. Bir dersinde buyurdu ki:
Ölülerin iş yaptıkları, Allahü teâlânın izni ile, onlardan birçok şeyler görüldüğü sahih kitaplarda bildirilmektedir. Her ruh, cesedine, bilinmeyen bir hâlde bağlıdır. Bu bağlılıkları, dünyadaki bağlılıkları gibi değildir. Rüya gören kimsenin gördüğü şeylere olan bağlılığı gibidir.”
Rûhun İlliyyînde olduğu hâlde, bedene bağlanmasına ve tasarruf yapmasına izin verildiğini İbn-i Asâkîr’in, Abdullah İbni Abbas’tan haber verdiği şu hadîs-i şerîf göstermektedir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ca’fer-i Tayyar hazretleri şehîd olduktan sonra buyurdu ki: “Bir gece Cafer-i Tayyar yanıma geldi. Yanında melek vardı, iki kanatlı idi. Kanatlarının uçları kana boyanmış idi. Yemen’deki Bîşe denilen vadiye gidiyorlardı.” 
İbn-i Adî’nin hazret-i Ali bin Ebî Tâlib’den haber verdiği hadîs-i şerîfte; “Ca’fer bin Ebî Tâlib’i meleklerin arasında gördüm. Bîşe ahâlisine yağmur geleceğini müjdeliyorlardı” buyuruldu. Hadîs âlimlerinden Hakîm, Abdullah İbni Abbâs’ın şöyle anlattığını haber veriyor: “Resûlullahın yanında oturuyordum. Mûte gazâsında şehîd olan Ca’fer-i Tayyâr’ın (radıyallahü anh) zevcesi Esma binti Umeys de orada idi. Resûlullah efendimiz; 'Aleyküm selâm' dedi ve sonra; 'Yâ Esma! Şimdi, zevcin Ca’fer, Cebrâil ve Mikâil ile birlikte yanıma geldiler. Bana selâm verdiler. Selâmlarına cevap verdim. Bana (Mûte gazâsında kâfirler ile birkaç gün savaştım. Vücûdumun her tarafında yetmişüç yerimden yaralandım. Bayrağı, sağ elime aldım. Sağ kolum kesildi. Sol elime aldım, sol kolum kesildi. Allahü teâlâ, iki kolum yerine bana iki kanat verdi. Cebrâil ve Mikâil ile birlikte uçuyorum, istediğim zaman Cennetten çıkıyorum, istediğim zaman girip meyvelerini yiyorum) dedi” buyurdu.
Esma, bunları işitince; “Allahü teâlânın nimetleri Ca’fer’e afiyet olsun. Fakat, herkes bunu benden işitince inanmazlar diye korkuyorum. Minbere çıkıp siz söyleseniz. Size inanırlar” dedi. Resûlullah minbere çıktı. Allahü teâlâya hamd ve sena eyledikten sonra; “Ca’fer ibni Ebî Tâlib, Cebrâil ve Mikâil ile birlikte yanıma geldiler. Allahü teâlâ, ona iki kanat vermiş. Bana selâm verdi” buyurdu. Sonra, Esmâ’ya haber verdiklerini bir bir söyledi.