Nimetlerinin en büyüğü...

21/03/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Allahü teâlânın ni’metlerinin en büyüğü, en üstünü, en kıymetlisi Peygamberler ve kitaplar göndererek, doğru yolu göstermesidir.

 

Dünyâdaki bütün insanlara çok acıyan Cenâb-ı Hak, dünyâya gönderdiği ilk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselâmdan i’tibâren, Sevgili Peygamberimize gelinceye kadar bütün zaman dilimlerinde, muhtelif coğrafyalarda, pekçok kavme Peygamberler göndermiş; onlar da insanlara, O’nun emir ve yasaklarını teblîğ etmişler, îmân-küfür, hidâyet-dalâlet, hak-bâtıl, hayır-şer, iyi-kötü, güzel-çirkin, nûr-zulmet her şeyi bildirmişlerdir.

Allahü teâlâ, bütün “Peygamber”leri vâsıtasıyla, kullarına, dünyâ ve âhirette râhat etmeleri, huzûr içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emir ve yasaklarını, yani ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu, beğendiği ve beğenmediği bütün işleri bildirmiştir.

Şüphe yok ki, Allahü teâlânın ve Peygamberlerinin emir ve yasaklarına riâyet ederek yaşayan ferdler, âileler ve cemiyetler, çok huzûrlu, gâyet müreffeh birer hayât içerisinde olmuşlar, herkes adâlet, emniyet ve huzûr içerisinde, son derece medenî bir şekilde yaşamışlardır.

Şüphesiz ki, Allahü teâlânın ni’metlerinin en büyüğü, en üstünü, en kıymetlisi Peygamberler ve kitaplar göndererek, sırât-ı müstekîmi, doğru yolu, seâdet ve kurtuluş yolunu, Cennet’e götüren yolu, rızây-ı İlâhî’sine götüren yolu göstermesidir.

Diğer Peygamberler, belli zaman dilimlerine gönderilmişler, onların dînlerinin geçerlilik müddetleri belli zamanlarda bitmiş; ama getirdiği hükümler, kıyâmete kadar geçerli olan, bir tek, âhır zaman Nebîsi Hazret-i Muhammed aleyhisselâm kalmıştır.

Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmı, son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinnîlere göndermiştir. O, her zamanda, her memlekette yani dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse, hiçbir bakımdan, onun üstünde değildir.

Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı kerîminde, "Muhakkak ki, Allah'ın Resûlünde sizin için üsve-i hasene=nümûne-i imtisâl=en güzel örnek vardır..." (Ahzâb, 21) buyurmuştur.

Yine Kur'ân-ı hakîmde Sevgili Peygamberimiz hakkında "Muhakkak ki Sen, büyük bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 4) buyurulmuştur.

Peygamber Efendimiz de, "Ben ancak, mekârim-i ahlâkı / mehâsin-i ahlâkı / iyi ahlâkı / güzel huyları tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur.

Hulefâ-i Râşidînin (4 Büyük Halîfenin), Ehl-i Beyt'in, Aşere-i mübeşşerenin (Cennetle müjdelenen 10 bahtiyâr insanın) ve bütün Sahâbe-i kirâmın yüksek ahlâkları, Peygamber Efendimizin ahlâkından neş'et etmiştir.

Dört Mezhep İmâmımızın, Ehl-i Sünnetin iki büyük Akâid İmâmının, Fukahâ-i seb'a denilen 7 büyük fıkıh âliminin, 12 İmâm hazerâtının güzel ahlâkları onlardan alınmıştır.

Diğer büyük İslâm Âlimlerinin, Evliyâ-yı kirâmın, Silsile-i Aliyye ve Turuk-ı Aliyye büyüklerinin güzel ahlâkları da bunlardan alınmıştır.

Resûlullah Efendimizin ahlâkı ise, Hazret-i Ayşe annemizin de ifâde buyurduğu gibi, "…Kur'ân-ı kerîm ahlâkından ibâretti."