Malazgirt Meydân Muhârebesi -2-
26/08/2025 Salı Köşe yazarı R.A
Alparslan, Haleb’i teslîm aldığı sırada, Bizans
ordusunun gelmekte olduğunu öğrenince, Mısır Seferi’nden vazgeçti..
1070 yılında Muhammed
Alparslan, Horasân ve Irâk ordularının başında Âzerbaycân’a girdi,
sınırdaki kaleleri fethetti. Van Gölü'nün kuzeyinden geçerek Malazgirt
önüne vardı, kale teslîm oldu. Diyârbekir'den el-Cezîre’ye girdi, Urfa’yı
kuşattı. Mısır’da birbirleriyle mücâdele eden Fâtımî komutanları,
Alparslan’ı Mısır’ı almaya teşvîk ediyorlardı. 1071 yılında Selçûklu
ordusu Halep’te toplandı.
Tabîî ki Selçûklu Türklerinin
Anadolu’ya akınları, Bizans Devletini telâşlandırdı. Akıncıların bu
gazâlarında, Anadolu ahâlîsine terör ve tahrîbâttan ziyâde adâletle
muâmelesi, zâlimleri ortadan kaldırmaları, cân, mâl ve ırz emniyetini
sağlamaları, bölge halkının Selçûklu idâresini gönülden tercîh
etmelerine yol açtı.
Muhammed Alparslan’ın, Mısır
Seferine çıktığını öğrenen Bizans İmparatoru Diyojenes, son bir
hamle yapmayı düşündü. Âzerbaycân’a kadar giderek Türk kalelerini zapta ve
Türkleri Anadolu’dan atmaya karâr verdi. 13 Mart 1071’de 200.000
kişilik Bizans ordusu, İstanbul’dan yola çıktı. İmparator, halkına büyük
zaferle dönmeyi va’d etmişti.
Diyojenes ve ordusu, yol boyunca
katliâm yaparak Erzurum yoluyla Malazgirt’e ulaştılar. Alparslan,
Haleb’i teslîm aldığı sırada, Bizans ordusunun gelmekte olduğunu öğrenince,
Mısır Seferi’nden vazgeçip kuzeye doğru yola çıktı. Bizans ordusunun
harekâtını, günü gününe haber alarak, vaziyetini ona göre ayarladı. Musul,
Rakka, Urfa yoluyla Diyârbekir ve Bitlis’e ulaştı.
Alparslan, ordusundan 10.000
kişilik bir kuvvet ayırıp Ahlat’a gönderdi. Bizans kuvvetleri ile ilk
çarpışma Ahlat’ta oldu; Bizanslılar bozuldu. Buna iyice kızan İmparator,
Malazgirt Kalesine hücûm edip, içeride yaşayan kadın-çocuk-ihtiyâr kim varsa,
hepsini öldürdü.
Alparslan, 24 Ağustos günü, Malazgirt’in doğusundaki Rahva
Ovasına ulaştı. Ahlat’a gönderilen kuvvetlerin de gelmesi ile, kısa bir zamanda
karşısına çıkmasına şaşıran Bizans İmparatoru da, ordusunu Rahva Ovasının öbür
tarafında düzene koydu. Anlaşma teklîflerinin reddedilmesi üzerine savaş
hâzırlıkları başladı.
26 Ağustos Cuma günü, askerlerini
toplayan Alparslan, atından inerek secdeye kapandı; “Yâ Rabbî! Seni
kendime vekîl yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve Senin uğrunda
savaşıyorum. Ya Rabbî! Niyetim hâlistir, bana yardım et, sözlerimde hilâf
varsa, beni kahret” diye duâ etti.
Sonra atına binerek askerlerine
döndü ve şöyle seslendi: “Ey askerlerim! Eğer şehîd olursam, bu beyâz
elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Benden sonra Melikşâh’ı
tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Eğer zaferi kazanırsak, zâten istikbâl
bizimdir.”
Bu sözler,
orduyu coşturdu. Büyük şevkle ileri atıldılar. Alparslan son derece akıllıca
bir harp taktiği planlamıştı. Hilâl şeklinde yaydığı ordusuyla akşama
kadar Malazgirt meydânında dövüştü. Şaşkına dönen Bizans ordusu,
hilâlin içine düştü. 200.000 kişilik koca ordu perîşân oldu. İmparator
esîr edildi. Sultân Alparslan, Malazgirt zaferinden sonra, huzûruna
getirilen imparatoru, hiç ümîd etmediği şekilde affetti. [Fâtih Sultân
Mehmed Hân da, İstanbul fethinden sonra, bütün Bizanslılara karşı aynı
âlîcenâplığı göstermişti.]
